9 Kasım 2012 Cuma

KUCAKLAŞARAK TARİHE…

Yaşamakta olduğumuz değişim süreçleri,geçiş sürecinin içinde yer alan insanlarda farklı boyut ve içeriklerde kaygılara sebep oluyor. Kuşkusuz her değişim kaygı doğurur.Gelecekte ne olacağına ilişkin bilinmezlik olduğu için, insanlar değişim süreçlerine genel olarak kaygı ile yaklaşmışlardır. Bu doğal bir tepkidir,insanidir.
Peki ideoloji savunucularının olan bitene karşı tutumları nasıldır?
Dünyadaki değişim süreçlerinin beslendiği kaynaklardan en belirgin olanı bilgi teknolojisindeki devasa, hızlı gelişmelerdir.Bu gelişmeler diğer değişimleri tetikliyor.Bilgi teknolojilerindeki hızlı,kapsamlı,inovatif gelişmeler ekonomik,sosyal ve kulturel yansımalariyla doğrudan,nitelikli ve kapsamlı etkileriyle yaşamlarımızda daha önce tanık olmadığımız devrimleri her an yaratmaktadır.
Üretilen inovatif ürünlerini ve yeni iş süreçlerini başka bir yazıda değerlendirecegim.Bu yazı da bu sürecin toplumsal yaşamlarımıza etkilerini ve yaklasık iki yüz yıldır yaşadığımız ideolojiler çağını nasıl tasfiye ettiğini,bunun toplumsal yaşamdaki etkilerini değerlendireceğim.
Yaklaşık iki yüz yıldır dünya, önceki insanlık devrimi olan endüstri devriminin toplumsal yaşama etkisini yaşıyordu.Merkezi hiyerarşiyle,bant sistemleriyle,sınıfsal karakterleriyle,kitlesel üretimleriyle,önceki dönemin toplumsal değerlerini yıkarak,ön gördüğü suni modern toplum idealarıyla gelişen modern ideolojik toplumsal sistemleri,insanlık tarihine hem yıkım,hem de yaratım getirdi.
Bu dönemle şimdiki süreç karşılaştığında öne çıkan en belirgin farklılık,önceki dönemlerde sözde değerli olan birey hak ve ozgürlüklerinin bu yaşamakta olduğumuz süreçte daha doğrudan,içerikli ve kendiliğinden yaşanmasıdır.
Endüstri devriminden sonra gelişen ekonomik süreçler sosyolojik sonuçlarını yarattı. Tıpkı şimdiki gibi. Kuşkusuz içerik,biçim ve nitelik farkları vardır.
Endüstri devrimi sonrası gelişen ideolojiler,ulus devletçi/milliyetçi/faşizan,sınıfsal,ademi merkeziyetçi/özgürlükçü vd. Siyasi mücadele veren siyasi yapılar da tıpkı fabrikaların üretim sistemi gibi merkeziyetçi hiyerarşik sistemlerle yönetiliyordu.Büyük söylemlerin içinde insan ve birey önemsenecek bir varlık değildi. Örgüt kurallarina ve sistemine sistemin yürümesi için tüm makina parçaları uymalı,bozuk olanlar veya yıpranmış olanlar değiştirilmeliydi. Kısaca,üretim sistemi nasıl çalışıyorsa,modern toplum da aynı fabrika gibi düzenli ve tıkır tıkır çalışmalıydı. Çıkan ürün, insanların talep,istek ve amaçlarına uygun olmak yerine maksimum/kitlesel üretilmeli,şirketin,üretimin verimliliği öncelikli olmalıydı. Fabrikaların insanların kaprisli taleplerine yanıt vermek gibi bir misyonu olamazdı. Üretim süreçlerinde görev alan insanlar da tıpkı makinanın bir parçası gibi tek bant işçisi,tek düze görevle üretimin parçası olmak,farklı bir ses veya nefes çıkaramazlardı. Aslolan sistemdi ve sistemin yaşaması için herkes görevini yapmalıydı.
Değişen ne oldu? Şimdiler de bu büyük,devasa sanayi sistemleri çöküyor. İnsanları,tek tip ürün,kitlesel üretim,tek tip iş süreci ve görevlerden uzaklaştıran bir şeyler oldu.
Öncelikle bilgi teknolojisindeki gelişmeler sonrası iş yapma biçimleri,sistemleri değişmeye başladı. Adım adım kol emeğinin yerini beyin emeği almaya başladı,çünkü artık insanoğlunun elinde kendi beyninden çok daha hızlı ve hatasız işlem yapabilen ve bunu sayısız kez tekrarlayıp,bunları saklayabilen,istendiğinde anında verebilen,hatta basit ve tekrarlanan iş süreçlerini insandan çok daha hızlı ve büyük boyutlarda yapabilen bilgisayaralar/robotlar/yazılımlar gelişti.
Bununla da kalmadı. Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler,insanın hayal gücünde devrimler yaratan yeni ürünler,iş süreçleri ve en sonunda da yeni ekonomik sistemin gelişimi başladı. Bu yenilikler,sosyolojik yapılarda da yenilikler ve değişimler yarattı.
İnsan,hiç bir dönem bu kadar kaprisli olmadı. Ürünler neredeyse kişiye özel yapılıyor,müşteri memnuniyeti ve tatmini şirketlerin birinci hedefi. Tek bir insan,Twitter üzerinden istediği yorumu yazarak toplumsal yaşama aracısız katılıyor. Herkesin teknoloji kullanarak ressam,fotoğraf sanatçısı,sinemacı,tv programcısı ve sunucusu vs vs olması tamamen kendisinin elinde! İstemediği,doğru bulmadığı politikalarından dolayı istediği siyasetçiyi doğrudan eleştirebiliyor,rejimleri al alaşağı edecek aktiviteleri tek başına,aracısız,herhangi bir sisteme veya izne tabi olmadan yapabiliyor.
Bu yeni bir dünya! Bu dünyada ulusal sınırlar yok,sürekli değişebilen ilgi grupları var. Bunlara tek tıkla girilip çıkılabiliyor,ne pasaporta gerek var,ne iyi hal kağıdına…
Devlet yönetimleri ve vatandaş ilişkileri de değişti. Bürokratın terslemesine imkan yok,çünkü e-devlet sistemine bilgisayarıyla giren kişi tüm işini evraksız,aracısız,koltuğundan kalkmadan yapıyor. Ve insanı her an daha çok şımartmak, keyfini arttırmak için bilgi teknolojisi son sürat çalışıyor,her saat yeni ürün modelleri geliştiriyorlar.
Bu dünyada artık yeni yaşam,iş biçimleri var. Hayatın her an değiştiği bu zamanlarda statik,hantal,merkezi hiyerarşik,tek tip ve kitlesel üretim ve toplumsal sistem sunumları geçerli değildir. Zaten o nedenle ulus devlet yönetimleri,eski otoriter yöneticileriyle,tekelci büyük hantal şirketleriyle,tek tipçi politik anlayışlarıyla,hot zot larıyla tasfiye olmaktalar.
Tasfiye olurken de ilginç ittifaklar kurarak,birbirlerine sarılarak hayatlarını biraz daha uzatmak istiyorlar.
Örneğin bizim ülkemizde ittifak kuranların kimliklerine bir bakalım. Modern kentli orta sınıf,tekelci oligarşik büyük sermaye örgütü Tüsiad,Disk,Kemalist Chp,Dsp,İp ve diğerleri,Marksist-Leninist, sosyalist örgüt ve yapılar,milliyetçi Mhp,Hepar vd,Ergenekon örgütü ve dostları,Eğitim-Sen,TMMOB,BAROLAR,TTB gibi örgütler vs vs…
Bu çevrelerin temel argümanları anti-emperyalizm,satılmakta olan vatan ve ele geçirilen kemalist cumhuriyeti korumaktır.
Yaşanmakta olana gözlerini,kulaklarını kapatmış,duymak ve görmek istememekte,elden gitmekte olanları koruma,statükoları koruma telaşıyla olası HER ŞEYİ göze alacak kadar çıldırmış durumdadırlar. Kuşkusuz bu durumun da ekonomik,sosyolojik,kültürel nedenleri vardır. Ama bu konu da ayrı bir yazı konusudur.
Dünyanın yuvarlak ve kendi ekseni etrafında döndüğünü duyan orta çağ keşişlerinin paniğini yaşıyorlar…

  FIRTINA GELİYOR! “Amerikan Federal Bankası Fed faiz artışı yaparak fırtınayı başlatacak” diyenler var. İçerde açıklanacak faiz oranı i...