5 Ağustos 2021 Perşembe

 Komplo Teorisi İyidir İyi...

26/02/2019
Komplo teorisi , teoridir ama olmadan olabilecekleri önceden görebilmek için yapılmalıdır, faydalıdır..

Son günlerde ortaya çıkan işaretlerden bir komplo teorisi kuralım mı?

Ama kimse tedirgin olmasın ha...Dedik ya tedbir amaçlı komplo teorisi..

Son günlerde ortaya çıkan veriler..

1- En sonuncudan başlayalım. Bugün sabah yapılan bir operasyonla DHKP C üst düzey militanları, hiç olmayacak bir yerde yakalandılar! Neden hiç olmamaları gereken yerde saklanıyorlardı?! Bu detayı bir kenara koyalım..


2- KK, durduk yerde , "Erdoğan ,halktan korktu saraya çekildi" dedi. Oysa Erdoğan günde 3 miting yapıyor. Bu kadar da aptal değildir KK, mesaj neydi? Yukardaki konuyla bağlantı kuralım..
3- Son günlerde Yeni Bir Parti seslendirilmeye başlandı. Sosyolojik hiç bir gerekçesi olmadığı halde, " Ak Partinin artık yorulduğunu, yerine daha dinamik ve liyakatli (batıyla iyi ilişkiler kuracak) bir partiye ihtiyaç olduğunu " medyada yayanlar arttı. Bir web sitesi bile kuruldu üstelik. www.yenibirparti.org adıyla... Bu partinin açıkladığı programın tam bir RESTORASYON programı olduğu sır değil. 
İşin ilginci de yeni bir partinin simgesi yonca yaprağı..CHP' nin seçim sloganı "Martın sonu bahar"...:)  Çok komplocuyuz yahu..





4- Ardan Zentürk , son günlerde acayip bilgiler veya duyumlarla analiz-tespit yazıları yayınlıyor. Abartıyor biraz dedik. Amason yazısı tam bir işaret! ABD' ye Suriye gündemi ile giden Akar ve KKK komutanını zan altında bırakacak şekilde bir Nato darbesinden söz etmiş. Yani? Hiyerarşik bir darbe demektir bu..Üstelik her gün 100 civarında ordu içinde Fetöcü asker operasyonları yapılırken...




5- Bunları bile sadece birleştirsek, kurgu şöyle oluşuyor.. Üst akıl, yerel seçimlerde de bir şeyin değişmeyeceğine karar verdi ve kısa vadeli darbe sürecinin siyasi operasyon ayağına start verdi( Ekonomik ve psikolojik ayakları zaten 6-7 aydır devam ediyordu) .

Restorasyon projesine başlamak için öncelikle siyasi liderliğin sahneden çekilmesi lazım..Bunu DHKP C üzerinden bir suikastle yapmayı planladılar sanırım. Belki de İdil Kültür merkezi'ndekiler bu amaçla saklanıyorlardı!..

E böyle alçak durum oluştuğunda milleti kim tutabilir? Eh , ABD de yapılan Nato toplantısında bu da konuşulmuş olabilir (Tamamen komplo teorisi yapıyoruz) .

Peki sonra? Sonra , Ak Parti ve devletin başı başsız kalacağı için hemen bir geçici hükümet kurulur ve bu hükümet, zaten el altında olan yeni parti ile Ak Parti içindeki tuzluklarla millet sakinleştirilmeye çalışılır..

Süreç, yeni bir erken seçime götürülür ve bir araya getirilmeye çalışılan tüm üst akıl partileri yeni bir partide toplatılarak yeni bir riskin (Yeniden milli ve yerli kesimler bir araya gelip baş ağrıtmasın diye) oluşmaması garanti altına alınır..

"Bu kadar sürrealist komplo teorisi olur mu?" diyebilir siniz..

Beyler, bayanlar...Karşımızda zaten hayatın doğal akışına aykırı suyu tersine akıtmaya çalışan üst akıl ve uşakları var..

Neye şaşıralım ki?

Gelelim sözün sonuna...

Bunlar olur veya olmaz...Komplo teorisi kurduk, aklımıza gelenlerle..

Ama her hesabın bir de karşı hesabı..Allah' ında bir hesabının var olduğunu daha önce gördük..

Yine görürüz...

Bu anlamda kimbilir belki de güvenlik güçleri bir riski önlemişlerdir. 

İnşallah....

 Aklımızla Alay Mı Ediyorsunuz?!

27/01/2019
Aklımızla alay ediyorlar yahu!..
Allah'ım ben düşmanlarımla baş ederim ,sen beni dostlarımdan koru...

Venezuela ' daki darbe girişiminde sözüm ona bizimle birçok konuda benzer düşünen ve davranan bazı arkadaşlar enteresan tutumlar alıyorlar...

Şöyle ki..
1- 2015 meclis seçimlerinde muhalefet kazanmış, Maduro kaybetmiş miş. ( Bu doğru, ama bu seçim yasama meclisi seçimi ve türlü saldırılar, kumpaslar sonrası bu seçimi dış destekle almış muhalefet ittifakı..Ama Venezuela ' da başkanlık sistemi olduğu için istifa talepleri olmuş. Maduro istifa etmemiş.)
2- Daha sonra 1999 ' da Chavez in yaptığı anayasanın değiştirilmesi ve/veya düzenlenmesi için bir KURUCU MECLİS kurmak istemiş Maduro. Ve bu meclisin oluşumu için de referandum önermiş muhalefete. Muhalefet boykot etmiş. Maduro' nun yaptığı referanduma alternatif olarak gayrıyasal (Paralel) referandum düzenleyip ,"kabul edilmedi" demişler.Bu kurucu meclis geçicidir ve yasama meclisinin yerine ikame edilemez.
3- 2018 yılında yapılan seçimleri muhalefet yine boykot etmiş ve seçimleri Maduro kazanmış.Bundan sonraki seçimler 2020 de yapılacak.
4- Ama hangi seçimde kazandıysa! muhalefet lideri durduk yerde "Devlet Başkanı" artık benim demiş ve bunu (Zaten dahas önce talimat verdiği ortaya çıkan) ABD Başkanı Trump kabul etmiş, diğer ülkelere de "tanıyın " demiş..Şimdi bu darbe değil midir? Ne kadar tanıdık geliyor ,değil mi?Şimdi konu yargıda..
5- Gelelim ülkemizdeki paralel olası senaryolara..Hemen aklınıza geldi tabii. 31 Mart' ta yapılacak yerel seçimlerde ola ki Ak Parti/Cumhur İttifakı kaybederse, plan belli...ERDOĞAN İSTİFA!.. KILIÇDAROĞLU BAŞKAN!...
5- Bu kadar çıplak ve açık gerçeği sıradan vatandaşlar araştırıp bilmeyebilir.Yahu yabancı dil bilip,bütün dünya medyasını bilen arkadaşlar, bu kadar açık gerçekleri nasıl eğip bükebiliyor sunuz?!!!

Hani aklımızla alay ediyorsunuz da..

Bu kötülükle nasıl yaşayabiliyor sunuz?

Vicdan da mı mefta?!...


 SELAMÜNALEYKÜM YOLDAŞ MADURO !

26/01/2019

Venezuela' da geliştirilen darbe girişimi ni duyduğumuz anda sosyal medya üzerinden karşı atağa geçtik ve kısa zaman içinde hem ulusal, hem küresel direnişe katkı yaparak darbe süreci yönetilebilir hale geldikten sonra 24 Ocak 2019 da şu mesajı yazdık.

 Selamünaleyküm Yoldaş... @NicolasMaduro

Selamünakeyküm #Venezuela halkı... :)
#WeAreVenezuela #GoHomeUSA

Ve sabah 05.00 lere kadar ekran karşısında nöbet tutup gelişmeleri takip edip müdahalelerde bulunduk.

Ve sonra şunu yazdık...

Evet.. Güzel gelişmeler var #Venezuela da.
DARBE PÜSKÜRTÜLÜYOR!..
ORDU, MADURO YA DESTEK VERDİ.
Şükürler olsun.. Tam olarak risk bittikten sonra kutlama yapacağız. ABD Emperyalizmine bir tokad daha vurduğumuz için. TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE
GURUR DUYUYORUM..
#WeAreMADURO #GoHomeUSA

Başlığın derin anlamını bir sosyalist arkadaşımız Sevgili Necmi DEMİRCİ anlamıştı ve şunları yazmıştı.



Evet..Bu cümleyi rastgele veya tesadüfen yazmadık.

Açıklayalım...

Darbe girişiminin senaristi ve kolaylaştırıcısı ABD Emperyalizmi aynı zamanda ülkemizin, diğer coğrafyalarının ve bölgemizin ana emperyalist odağı idi.

Bu emperyalist devlet, kendi hegemon çıkarları için ülkelerin islami, sosyalist,ulusalcı vd özelliklerine bakmadan sadece ve sadece kendi çıkarları için saldırıyordu.

Ancak, ne yazık ki bu saldırılarını da ülkelerin içinde bulduğu ve satın aldığı kesimlerle birlikte yapıyordu.

Kendine sosyalist,komünist diyenlerin Venezuela' da Maduro' ya yapılan darbe girişimine sessiz ve kayıtsız kalmaları...

Kendine ulusalcı,Atatürkçü,Kemalist diyenlerin Venezula veya Türkiye' deki ABD ‘ nin darbelerine seyirci ve/veya destekçi olmaları..

Bunu meşrulaştırmak için;

Türkiye' de;
"Ama Menderes diktatör olmuştu", "Ama kardeş kardeşi vuruyordu" , " Ama şeriat getireceklerdi", "Ama tek adamdı", " Ama Gezi Parkında 3-5 ağacı kesiyordu", " Ama yaşam tarzımıza müdahale ediyordu", " Ama aydınları,gazetecileri hapse atıyordu, hatta ÖLDÜRÜYORDU!", "Ama ekonomik sıkıntı yarattı,millet aç,işsiz"...vs vs vs

Venezuela' da;
"Ama sosyalist diktatördü", "Ama halk aç,sefil ve açtı", " Ama 3 milyon insan yurt dışına kaçmıştı", " Ne yani 20.yy da sosyalizmi mi savunuyorsunuz?"..vs vs vs

Ama Venezuela veya Brezilya' da ekonomileri sıkıntıya sokmak için emperyalizmin yaptığı baskıları görmez bu görmez gözler. Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervine sahip Venezuela' da o petrolün çıkarılmasına ve satılmasına emperyalizmin izin vermemesini, ambargo koymasını görmez.

Ama Brezilya' da Lula hükümetinin çizgi dışına çıkarak mesela Türkiye ile birlikte İran' a yapılan ambargoya neden direndiğini ve bu ve benzer "suçları" için bir darbe ile indirildiğini görmez, görmek istemez.

İran' a yapılan kuşatmanın sadece rejimden ve rejimin suçlarından/demokratik olmadığından dolayı olduğunu yutar.

Venezuela ‘ daki darbe girişimine destek veren AB' nin nasıl bir batı demokrasi değerine sahip olduğunu sorgulamaz.

Venezuela' da darbe girişime destek veren devletlerin, emperyalizmin formatladığı devletler olduğunu neden görsün ki?

Velhasıl, emperyalizm için saldırdığı ülkenin sosyalist, islami vs olması önemli değildir.

Ammaaaa...

Başlığın daha derin bir anlamı olmalı değil mi?

Evet..

SSCB yıkıldıktan sonra biliyorsunuz ABD Emperyalizmi savaş eksenini 11 Eylül tezgahı ile İslama ve İslami devletlere yöneltti.

Adını da gayet meşru koydu. " Siyasal islami hareketler engellenmelidir."...

Peki gerçek bu muydu?

Elbette hayır.

Yaşadığımız tarih bize şunu söylüyor.

Emperyalizmin tek amacı şudur; kendisine biat etmeyecek her eğilim şeytanlaştırılır.

Dün sosyalizm idi, bugün İslam..

Allah aşkına, bizim ülkeyi 17 yıldır yöneten Ak Parti hükümetlerinin hangi programı "islami" idi?!

Elbette yöneticilerinin islami kimliği var, ama aynı zamanda gayrimüslim kadrolar da var, alevi kadrolar da..

Bundan daha önemlisi, hemen tüm kesimlerin (gayrimüslimlerin, alevilerin, kürtlerin vd) Kemalist cumhuriyet rejimi döneminde alınan haklarını iade etmedi mi?

Hangi programı veya hangi uygulaması ile hangi kesime ayrımcılık veya ötekileştirme yaptı?

Diktatör dediler. Ama bu diktatör bütün hükümetlerini milletten ve sandıktan aldığı desteklerle kurdu, ve uygulamaları ile millet tarafından can siperane desteklendi.

Ekonomi kötü dediler. Dünyanın en iyi gelişen ülkesi olduğumuzu dünya endeksleri açıkladı.

Dolar ve döviz üzerinden saldırı yaptılar, milletin feraseti ile bu operasyonlar da engellendi, bütün çekilen acılara rağmen millet asla hükümetini suçlamadı, sabırla bekledi.Siz bu milleti yenebilir misiniz?

15 Temmuz 2016 da çıplak elleri ve bedeni ile darbe ve işgal girişimini durdurdu bu millet!

Bu kazanım ilk kez oluyordu. Sadece ülkemizde değil,dünyada da milletlere ilham ve güven kaynağı oldu.

Bugün okyanus ötesi ta Venezuela' ya uzanan direniş ruhu buradan beslendi.

Haberi duyar duymaz, hemen müdahil olduk.

Bir arkadaşımızın önerisi ile #WeAreMaduro ve #VeAreVenezuela etiketleri ile sosyal medyayı ayağa kaldırdık.

Sadece Türkiye' de de değil üstelik BÜTÜN DÜNYADA!..Ve Venezuela ‘ da..

Bununla yetinmedik, Venezuela ‘da doğrudan iletişimler kurduk, Maduro' nun sayfasından sürekli destek mesajları verdik.

En son olarak da Facebook üzerinden TÜRKİYE-VENEZUELA ANTİEMPERYALİST İTTİFAKI grubunu kurduk.


HABERİN LİNKİ

Az önce gördük ki, Venezuela halkı bizlerin desteğinden dolayı şok olmuş..Olmayın kardeşim, olmayın..

Artık dünyayı emperyalistlere dar edeceğiz. Ve şunu yazdık..

DÜNYA ÜZERİNDE NEREDE DARBE GİRİŞİMİ OLURSA HABER VERİN! BİZ ORADA OLACAĞIZ!..

Dün gece bir haber daha geçti Reuters Haber Ajansı. Rusya, Venezuela lideri Maduro' ya yakın koruma için 400 özel harekatçıyı göndermiş. 
İşte budur!..

ARTIK EMPERYALİST ABD VE İŞBİRLİKÇİLERİ KORKSUN! MİLLETLERİN EMPERYALİZME KARŞI GÜÇBİRLİĞİ VE İTTİFAKI TAMAMDIR!..

 TUZAĞI GÖRDÜM!..SAKIN SURİYE' YE GİRMEYELİM!...

23/12/2018

Az önce yazdığımız "Metin Akpınar" ın darbe çağrısı ile ilgili yazıdan sonra şimdi aklımda şimşekler çaktı!..

Ve çok geç olmadan aklıma gelen bu senaryoyu yazmak ve uyarı görevimi yapmak istedim. 

Bu senaryo gerçekleşmeyebilir, bir temelsiz komplo teorisi de olabilir.Ama bundan önceki yaptığımız olası senaryo çalışmalarının hemen hepsinin doğru çıkmış olması ve hislerimize güvenmemiz sonrası bu senaryoyu da yazmak gereğini duyduk..

Metin AKPINAR ' ın sözleri yabana atılır sözler olmadığı gibi; içerik, beklenti ve zamanlama dikkate alındığında acaba sorularını da cevaplamak gerektiğini düşündük. 

Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi; Kemalist Metin AKPINAR temsil ettiği kesimler gibi zaten ne ulusalcı dır, ne vatansever.. Belli ki daha öncekiler gibi Gladyo nun sözcülüğünü yapmaktadır.Peki bunu neden şimdi yapmıştır?!

Bugün gündemimizde ne vardır?

Suriye...Özelde Fırat' ın doğusu ve öncelikli olarak Münbiç...

ABD ' nin ani bir kararla Suriye' den çıkması elbette bizim ve bölge halkları için olumlu görüşmüştür, ama hemen herkesin aklına şu çengel asılmıştır.

"ABD ' nin aklında ne var? Bu adımı  neden attılar? Başka bir planları mı var?"..

Evet. Özellikle sosyal medyada hemen herkes bu çekilmenin analizlerini bir şekilde yaptı ve "zaten olması gereken oldu " dedik. Ancak, bu karardan belki de bir tiyatro ile "şok" geçirenler de vardı. Başta Pkk/Ypg, Pentagon ,Fransa vd ve içerdeki emperyal işbirlikçileri...

Bu kararı alan Trump, "Zaten 6 ay önce çekilme kararı vermiştik. Işid zaten bitme noktasına  geldi ve geriye kalanı da başta Türkiye ve diğerleri halletsin" dedi..

E peki binlerce tır ağır silah?! O konuda herhangi bir açıklama ve iz yoktu.

Bu konu henüz sıcak ve üzerinde analizler yapılıyorken Türkiye bir açıklama yaptı " Operasyonları 1 ay kadar erteliyoruz, ama bu operasyondan vaz geçtiğimiz anlamına gelmez!"..

Ve bu arada Suriye rejiminin , ABD ' nin boşaltığı  alanlara yeniden dönmesi, YPG' nin elinde tuttuğu bölgeleri Suriye rejimine bırakması konuları peş peşe gündeme düşmeye başladı..

Yani? 

Türkiye ' ye bir kaç koldan şu mesaj veriliyor..

"Elini çabuk tut ve Suriye' ye gir, yoksa Suriye rejimi girecek!"..

Az önce de Başkan Erdoğan' ın Trump' la görüştüğü ve bazı yorumlara göre bu görüşmede yeni yıla kadar Münbiç' e operasyonun başlayacağının konuşulduğu yazılıyor..

Şimdiiii..

Tam burada bir duralım..

Tam bu aşamada içerdeki emperyalist işbirlikçi kemalistler  neden bir anda havalandı?! Hayırdır?!..

Gördüğüm senaryo şu..

Fırat' ın batısında bir Nato devleti ile karşı karşıya gelmek istemeyen ABD/NATO, şu planı yaptı..

Türklere Türk Yöntemi ile cevap verelim!..

Nedir bu?

Geri çekilir gibi yapıp , hilalin içine alıp imha edelim..İmha derken, siz de anladınız ki siyasi irademiz Erdoğan ve milli devlet kadroları..

Sonrası kolay..

Sonra belirleyecekleri yönetime bütün isteklerini zaten kabul ettirirler. 

Zaten 15 Temmuz un da amacı bu değil miydi?

TUZAK!..

Gördüğüm bir tuzak var sevgili milletim ve sayın yöneticilerimiz!..

Önce ordumuzu Suriye' ye sokacaklar..Sonra içerde bir darbe yapıp siyasi irademizi bloke edecekler!..

Elbette , Fırat' ın doğusunda  üslenen ABD ' de boş durmayacaktır. Askerlerini çekiyor gibi yapan tüccar Trump, Fırat' ın doğusunda kurduğu ABD üslerini söküp taşımayı hiç dillendirdi mi?!

Peki bu üsler , biz Suriye' ye girdiğimizde kullanılmayacak mı? Garantisi ne?

İnşallah bu tahminimiz bu defa gerçekleşmez ve bu defa yanılmış oluruz.

Ama bu olasılığı da dikkate alarak , akılcı stratejiler uygulanmasını öneririz.

Şunu asla unutmayalım..Hep deriz "1952 den beridir Nato ülkesiyiz , devletin her katmanı Nato işgali altındadır ve henüz millileştirilememiştir, o kadar da kolay değildir bu. Ve şunu unutmayalım başta ordu , ve diğer devlet organlarında Natocu gladyo yapılanmaları hala az değildir ve şu anda aktiftir"..

Az önceki yazımızda tek gözümüz açık uyuyalım demiştik, bu analizden sonra her iki gözümüz açık uyuyalım..

TEYAKKUZA DEVAM!... 

Not: Önerimiz, Suriye' ye bu tuzaktan emin olana kadar girmeyelim..Müdahale edilecekse de yerel güçleri destekleyerek operasyon yapalım..İçeriyi asla gözden ,kulaktan uzak tutmayalım... 

 

Kemalistler ABD/Nato Darbesi Mi İstiyor Yine?
23/12/2018
"Metin Akpınar" ın yaptığı ilk tespit doğrudur.
Menderes' ten itibaren ABD/Nato' nun dayatmaları sonrası yüzünü Rusya veya başka tarafa çeviren siyasi hareketlere ve siyasi liderlere ABD/Nato darbe yapmıştır.

Amaaa. Bu gerçeği, bugün de olabilir ve bekliyoruz diye anlatmak , muradın da bu olduğunu söylemektir. Bu da ne ifade özgürlüğüne girer, ne toplumcu sanatçılığına ne de demokratlığa sığar.

Gelelim işin asıl aşil topuğuna..Kimse buraya değinmemiş..

Menderes' ten başlayalım. Menderes' e darbeyi kim yaptı? ABD/Nato yönlendirmesi ile 27 Mayıscı Kemalist ordu mensupları...Darbe sonrası ordu içinde tasfiye edilen binlerce asker neden tasfiye edildi ?

Demirel' e kim yaptı? ABD/Nato uşağı "Atatürkçü" 12 Eylül cuntası.

Erbakana' a kim darbe yaptı? ABD/Nato emri alan 28 Şubatçı kemalist subaylar değil miydi?

27 Nisan^da Erdoğan hükümetine bildiri ile darbe yapmaya kalkan kemalist subaylar kendi kararlarıyla mı, yoksa ABD/Nato emri ile mi kalkıştılar?

15 Temmuz gecesi ,ABD/Nato destekli Fetö darbesini heyecanla karşılayan kemalist @halktvcomtr değil miydi?

Bakırköy Belediye Başkanının evinde darbenin başarılı olmasını bekleyen de CHP Genel Başkanı KK değil miydi?

Bütün bunlar tarihsel somut gerçekler iken, Metin Akpınar' ın sözleriyle ima ettiği darbe hülyası ABD/Nato destekli bir kemalist darbe değil midir? Ve bu suç değil midir?

Konunun asıl can damarı da daha başka ve bu teşhir edilmeli.

Siyaseten kendilerin ulusalcı, kemalist diyen bu kesimler, yaptıkları bütün darbeleri Emperyalist ABD/Nato emri ve yönlendirmesi ile yapmışken, nasıl hem ulusalcı hem kemalist olabiliyorlar?!

Ne neden bugün bir anda sahne aldılar?

Bugünlerde Erdoğan' ın kararlı liderliği sonrası Suriye' den tası tarağı toplayıp gitme kararı alan ABD nin Trump karşıtı Pentagon/Gladyo emrini almış olmasınlar?!

Bu sözler ve son günlerde gördüğümüz kıpranmalar boş değil dostlar.

Elbette geldikleri gibi giderler, ama biz bu memleketin gerçek vatanseverleri bir gözümüz açık uyumaya devam edelim derim..

Bu alçakları konuşturanların pis ve karanlık niyetleri açıkca sırıtıyor artık..

Bir de şu var..

Bugüne kadar bütün seçimleri kaybeden ve bundan sonra da olası hiç bir seçimi kazanma umudu olmayan bu kesim ve tabanları maalesef demokrasiye ve sandığa güvenlerini ve inançlarını tamamen kaybetmiş durumdadırlar..

O salonda çılgınca "Mustafa Kemal' in askerleri deyip aslında "ABD nin Nato' nun askerli " olmaya hazır kesimler çok büyük tehlikedir.

Ne yapıp edip bu kesimlerin demokrasiye ve sandığa yeniden dönmelerini sağlamak için , sabırlı , sağduyulu , kararlı çabalar yapılmalıdır.

Ne yapalım ki, bu çaba yine biz samimi ve sağduyulu vatandaşlara ve temsilcimiz siyasi iradelerimize düşüyor..

Saygılarımla...



 EMPERYALİZME KARŞI MİLLİ DURUŞA DEVAM..

11/11/2018
Son günlerde özellikle de Danıştay' ın "Andımız" kararı ve en son 10 Kasım törenlerindeki Kemalist kabarma üzerine bir değerlendirme yapmak gerekiyor diye düşündük.

Deneyelim.


Öncelikle şu tespiti yapıp geçelim. Kemalizmin tasfiyesi için çaba gösteren kesimler ,bu kabarma sonrasında savunmacı veya Kemalizm eleştirisi yapmaya devam ederek bu kabarmayı karşılamaya çalışıyorlar. Bu normaldir, ama güncel konjonktürü dikkate alırsak stratejik olarak safcadır.


Açıklayalım.


Küresel emperyal saldırının son aşamalarında özellikle iktidar karşıtı birbirine benzemezleri modern-laikçi-islam karşıtı zeminde buluşturmaya çalışması ister istemez yeni bir sosyoloji üretti. Son dönem yapılan seçimlerde neredeyse iktidarı geri alma aşamasına gelen bu suni ittifakın Kemalizm zemininde toplatılması tesadüf değildi.


Tesadüf değildi çünkü, bizatihi Osmanlı Devleti' ni ve İslam Halifeliğini yıkıp tasfiye eden, dış kaynaklı İttihat Terakki Cephesi/Zihniyeti ve ittifak kurduğu kesimler de aynen bugünkü kesimlerdi.


O günün şartlarında başardıklarını bugün başaramadılar, çünkü konjonktür farklı idi.


Ancak, bu başarısızlıklarına karşın bugün ulaştıkları ‘Erdoğan Karşıtı' sosyolojik zemin oluşmuş görünüyor. İttifakı oluşturan kesimlerin hiç birisi , (hele % 25 bandındaki CHP ,tüm "Müslüman kesimi kazanma " ataklarına rağmen ) iktidar olmaya yakın değilken, diğer tüm kesimler (alevi-kürt,gayrimüslim) bir araya geldiklerinde kılpayı seçimleri kaybetme aşamasına geldiler. Bu önemlidir.Zira başardıklarında hızla karşı devrimci-gerici bir süreci başlatacaklardı. Ancak bundan daha önemlisi vesayetçi zihniyeti toplumsal katmanlara yerleştirmiş olmalarıdır.


Bu tespiti burada bırakalım ve asıl güncel konjonktüre ve stratejilere gelelim.


Küresel emperyallerin, özellikle ABD ‘ nin son stratrejik hedefleri ve özellikle bölgemizi ilgilendiren ataklarına baktığımız zaman ,kayıtsız kalınamayacak gelişmeler ve olasılıklar önümüzde duruyor. Nedir bunlar?


1- Enerji-Petrol sahası ve yollarının güvenliği (kendileri bakımından) için Suriye,Irak' tan sonra İran' a saldırı planları uygulama aşamasındadır.


2- Astana İttifakı' nın Suriye' de sağladığı görece uzlaşmaya karşın, ABD özellikle Doğu Suriye' de kendisine bağlı Kürt Devleti kurmaya çalışmaktadır.Diğer bazı devletlerle beraber Türkiye, buna karşıdır. Güvenlik sorunu olarak görmektedir. Ama Türkçesi şudur, "emperyalistlerin bölgemizdeki egemenliklerini istemiyoruz artık"

Başka gerekçeler de yazabiliriz ama güncel konjonktürü ve stratejileri anlamak için şimdilik gerek yok.

Şu nedenle;


1- Dış ve bölgesel tehditlere karşı içeriyi olabildiğince sağlam ve birlik halinde tutmak zorundayız.


2- Zaten ulusal ölçekte Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi' nin kurulması ve milli/yerli liderliğin yönetimde olması sebebiyle kurumsal iktidarı sağlama aldık, yakın vadede bir sorun yoktur.


3- Önümüzde yerel seçimler vardır. Her ne kadar yerel seçimlerle ,ulusal seçimler birbirinden farklı olsa da, saldırı için pusuda bekleyen küresel emperyaller ve işbirlikçileri ,olası oy kayıplarında erken seçim stratejilerini devreye alabileceklerdir.Bu nedenle içerdeki konsolidasyonun sağlamlaştırılması, gereksiz polemiklerden uzak durulması, birliği sağlayacak stratejiler üzerinde yoğunlaşılması ve birliği bozacak adımlara izin verilmemesi gereklidir.


4- Ancak, düşman da elbette uyumuyor ve yukarda değindiğimiz ‘kemalist kabarma' örneklerinde olduğu gibi, Erdoğan karşıtlarını Kemalizm potasında eritmeye çalışmaktadır.


5- Bu topraklar, üzerinde yaşayan her bir insanın ortak vatanıdır. Tüm farklılıklarımızla ortak vatanımızı emperyallere karşı savunmak hem haysiyetimiz, hem çıkarımız gereğidir.

Bu nedenle, toplumsal yaşam içinde farklı değer yargılarına , inançlara sahip her kesime karşı saygılı, hoşgörülü olmalı, varlıklarını tanımalıyız. Ta ki, onlar da diğer kesimlere karşı saygı ,hoşgörü , varlığını tanıma zeminlerinden çıkmayıncaya kadar.Bunları yapanlar zaten işbirlikçi kesimler veya içimizdeki kriptolardır.

Ancak..


Ulaşılan güncel milletin egemenliğine dayanan demokratik hukuk sisteminde, hala 100 yıl öncesinin faşizan söylem ve uygulama talepleri ile diğer kesimlere ırkçı /faşizan saldırılara konjonktür dikkate alınarak sessiz ve seyirci mi kalınacaktır? Elde edilen kazanımlara karşın millete ve değerlerine hakarete sessiz mi kalınacaktır?!


Elbette hayır!..


Öncelikle zaten toplumsal hayatımızda ve kültürlerimizde bu ırkçı/faşizan söylem ve davranış biçimleri hoş görülmemekte ve nefretle karşılanmaktadır. Peki bu yeterli midir? Hayır...

Madem ki farklılıkları gözeten hukuk devleti kurma ve geliştirme vaadi ve sözü verildi, o zaman bu sapkınlıklar hukuk zemininde ceza konusu olmalıdır.

Meclisin bir an önce nefret suçları konusunda yasa çıkarması ve ağır cezalarla uygulanması şarttır.


Emperyalizme karşı milli mücadelemizde birliği bozan, hangi kesim olursa olsun diğerlerini düşman gören, ırkçı/faşizan eğilimler hukuk önünde yargılanmalıdır.

Egemen olan çoğulcu millet iradesi bunu istiyor ve bekliyor...

Tabii bu da yetmez..

Başta iktidar partisinin ve diğer parti yönetimlerinin, kanaat önderlerinin , sivil toplum kuruluşlarının birliği geliştirici, diğer kesimlere dayatmacı ırkçı/faşizan ve ötekileştirici eğilimleri red etmeleri ve söz ve uygulamalarında tersine uygulamalarla birliği geliştiren, diğerlerine saygı ve hoşgörü kültürünü her anlamda artıran örnekler sunmalıdırlar.

 Dün Geceki Halkbank Operasyonu Hakkında

01/09/2018
Dün gece sosyal medyada bir anda Halkbank konusu konuşulmaya başlandı.
 
Ne olduğunu önce anlayamadık.. Ama tuhaf bir durum vardı..
 
Sanki bir el yine düğmeye basmış gibi, özellikle Fetö ve Gladyo çevrelerinden hep bir anda şu mesajlar veriliyordu. 
 
1- Hükümet ; Halkbank' ın içini boşaltıyorrr, ABD ' den Pazartesi gelecek yüklü ceza öncesi bankanın içini boşaltıyorlarrr..Bunu da yandaş sermayeye yaptırıyorlarrr
2- Halkbank' ı tasfiye edip sermayesini Emlak Bankası' na aktaracaklarrrr..
 
vb..
 
Oysa, henüz daha konunun ne olduğu bile belli değildi. Anlamaya çalışıyorduk. Ve bu mesajı vererek çevremize "bekleyin, konunun ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz " diye açıklama yaptık.. Ama aynı zamanda bir şüphemizi de yazmıştık..
 
BU İŞ YİNE FETÖ/CİA İŞİNE BENZİYOR! 
 
Az önce yine sosyal medya üzerinden ve çevremizden aldığımız bilgi ve duyumlara göre olayın özü şunlar...İşin tam olarak gerçeğini açılmış olan soruşturma sonucunda öğreneceğiz.
 
Ama şu iyi haber. Düşük kurdan alım yapanların işlemleri bloke edilmiş ve iptal edilecekmiş. 
 
1- Dünyadaki bir çok banka gibi, Halkbank ve İngbank' ta döviz bilgilerini Bloomberg den alıyormuş.
2- Gece yaşanan döviz kurlarının düşük gösterilmesi olayının ( döviz kurlarındaki hatanın ) kaynağı  ABD merkezli BLOOMBERG . (Buraya dikkat! diyerek şimdilik geçiyoruz)
3- Olay siber saldırı gibi görünmese de tamamen dış kaynaklı bir MÜDAHALE! 
4- Halkbank döviz kurlarının Bloomberg tarafından! düşük gösterilmesi yaklaşık 40 dakika sürüyor. 
5-40 dakika süresince  ,
   * 3.3 Milyon $ (Dolar) ,
   * 540 Bin Euro luk işlem yapılıyor.
6- Hatalı döviz kuru üzerinden yapılan tüm işlemlere BLOKE konuluyor  VE 20 dakika içinde bloke konulan bütün işlemler iptal ediliyor.
 
Bu bilgileri paylaşan Twitter hesabı aşağıdadır.
 

Bilgileri yetkililerinden aldık sonra da teyit ettik. Halkbank detaylı açıklama yapacakmış ancak şuan yaşanan bu olay ile ilgili BTK ve BDDK inceleme başlatmış.  

İnceleme bittikten sonra açıklama gelecek
 
tüm basın kuruluşlarına dün gece yaşanan olay ile alakalı bilgi notu geçti.
 
 
 
 Şimdi gelelim akla takılan sorulara..
 
1- Bloomberg kaynaklı olan "hatalı veri" neden sadece Halkbank ve İngbank 'a aktarıldı? Gece İNGBANK a baktığımızda kısa zamanda durum düzelmiş görünüyordu! Neden Halkbank sitesine uzun süre ulaşılamadı ve kısa zamanda durum düzeltilemedi? 
2- Tam da eş zamanlı sosyal medyada özellikle Fetö/Gladyo çevreleri algı operasyonlarına neden ve hangi amaçla başladılar?
3- Bloomberg kaynaklı hatalı veri nin sadece Halkbank sistemine aktarılması , Halkbank soruşturmaları kapsamında Türkiye' ye gelen ABD linin banka sistemine taktığı flash bellekle kendi laptoptuna aktardığı "özel" bilgilerle ilgisi var mıdır? (Bu soruşturma sonrası ortaya çıkacaktır diye umuyoruz) 
4- Halkbank bilgi işlem sistemi , kaos durumuna müdahale etmekte neden bu kadar geç kaldı? İngbank' ın kısa zamanda duruma müdahale etmesi mümkün olabilmişken Halkbank bilgi işlem sorumluları neden bu kadar geç kalmışlardır?!
5- Bu eğer bir operasyon idi ise (ki bizce öyle görünüyor), bu operasyonun yönetmeni, amaçları ve kapsamı nelerdir? (Mesela sadece Halkbank soruşturmaları ile mi ilgilidir , yoksa ABD Başkanı Trump' ın Ajan Brunson konusu ile ilgili uyguladıkları ekonomik terörün  "bakın daha neler göreceksiniz" tehditi ile mi ilgilidir.?
6- En önemli konulardan birisi de, tam o sıralarda döviz alımı yapanlar kimlerdir? Bunların yapılan operasyonla ilişkileri var mıdır?
7- Bu operasyonla Halkbank' ın döviz kaynakları mı boşaltılmak istenmiştir?
 
Bu sorular daha da çoğaltılabilir..
 
Ancak, şu anda görünen, operasyon algı bakımından başarılı ama dövizin bankadan çıkarılması/aktarılması  konularında müdahale edildiği için BAŞARISIZ olduğu görülmektedir.
 
Siyasi operasyon tarafında gelince..
 
Az önce de değindiğimiz gibi Fetö/Gladyo çevrelerinin özellikle sosyal medyada yaptıkları algı operasyonu sadece ŞİZOFREN likle açıklanamayacak kadar ciddidir.
 
Ve artık bu operasyonlara müdahale edilmelidir.
 
Aynı konu , reel piyasada yayılmaya çalışılan yalan ve abartılmış ZAM ve İŞÇİ ÇIKARMA   haberleri ile de aynıdır. Zira açık açık FİRMA/KURUM isimleri verilerek yalana ve abartıya dayanan çokca algı operasyonları yapılmaktadır.
 
Ekonomik terörde döviz operasyonu ile amaçladıkları sonucu alamayınca bu defa içerdeki gladyo elemanları aracılığıyla reel sektörü olumsuz etkilemek, piyasalarda güvensizlik yaratmak, yaptıkları şayialarla milleti paniğe sevketmek amaçlı çabalar içindelerdir.
 
Dün Ticaret  Bakanlığı bir genelge yayınlayarak, dövize bağlı maliyet girdisi olmayan ürünlerle ilgili zam yapan firmalara karşı yaptırım yapılacağı açıklandı.
 
Bu konuda görüşmek ve bir stk çalışması yapmak , yapılmakta olan ekonomik savaşa biz de kendi gücümüzle karşı koymak için bir sivil toplum kampanyası  yapmak üzere Bakanlıkla temasa geçtik. Görevli memurların sahada olduğu söylendi ve pazartesi günü burada olurlar , arayın dediler.
 
Çalışmamızla ilgili detayları daha sonra paylaşacağız.
 
Ancak, bu operasyonlarda pervasızca ticari yasalara aykırı olarak firmalar hakkında aldatıcı, yalan yayınlar yapan kişi ve kurumlar hakkında soruşturma yapılması çok önemli ve acildir.
 
Hükümetin  daha önce sosyal medyada yapılan ekonomik teröre destek mesajlarını terör çalışması olarak değerlendirdiği gibi bu çabaları da aynı kapsama sokarak mücadele edilmesini öneriyoruz.
 
Bu düşünce ve ifade özgürlüğü değildir, dünyanın hiç bir ülkesinde ülke ve ekonomisinin güvenliğine dönük bu türden operasyonlara müsamaha gösterilmez.
 
Yapılmakta olan ve her koldan geliştirilen ekonomik terör ve her türlü saldırılara karşı dün olduğu gibi bugün ve yarın da milletimizin , hükümetimizin ve devletimizin yanında durmaya devam edeceğiz.
 
ASLA BAŞARAMAYACAK EMPERYALİZM!
 
BU TOPRAKLARDA BİR KEZ DAHA DERSLERİNİ VERECEĞİZ ALÇAK EMPERYALİSTLERE!... 
 

 Tezgahı Gördüm!...

11/08/2018

Abd Başkanı Trump ve yöneticilerinin son günlerde gittikçe yükselen saldırılarının arka planında yatan tezgahı gördüm.

Abd' nin artık tanıdığımız tipik yöntemidir.

Hegemonya alanından çıkmaya kalkanı her ne pahasına olursa olsun engelle!.

Son günlerde olan bitenlerin arka planını bugün gelişen birkaç olayla anladım sanırım.

Anlatalım.

Bugün enteresan olarak sosyal medyada iki konu işlendi.

1- Dünyaca ünlü olduğu söylenen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde İktisat Profesörü olan Türk-Amerikan vatandaşı Daron Acemoglu @DrDaronAcemoglu nun ABD tarafından Türkiye ekonomisinin başına geçmescinin istendiği,

2- Durduk yerde Nagehan Alçı ‘ nın "Kasım' da seçim var" tweeti..

Dün Bakan Berat Albayrak konuşma yaparken ve sonrasında yapılan sosyal medya algı yönetimini de cebe koyun.

 

Kimdir bu Daron diye bir araştırma yaptım (Atlamışız bu önemli şahsiyeti ve konuyu ),meğerse 2018 yılında ve öncesinde epeyce cila yapılmış. Hem de kimler kimler tarafından...Google a yazıp bakabilir siniz.Konuyu uzatmayalım.

Büyük ekonomist! Daron beyin 2018 lerde yaptığı video röportajlarında mealen şunları söylemiş.
"Türkiye ekonomisinin artık iflah olma şansı yok. Maalesef beklenen sona doğru gidiyor"

Neden peki?

Şöyle söylüyor Daron bey, " Ak Parti ve Erdoğan, 2002 de iktidara gelirken siyaseten güçlü değildi. Ab uyum yasalarına, İmf ‘ye ses etmeyeceği, istenen şeylere uyacağı sözleri ile iktidara geldi.(Biz getirdik diye okuyabilir siniz). Sonra 2006 lara geldiğimizde siyaseten güçlenen Erdoğan, (verdiği sözleri unutarak) ,git gide kendi siyasetini uygulayarak arayı açtı..Eeeee.. E bu olmaz dı ki canım!..Bu çok yanlış bir şeydi. Böyle giderse ekonomi çökerdi alimallah!..

Sonra?

Sonra ne olmuş? 2013 yılında o zamanın CB ı Abdullah Gül tarafından ödüllendirilmiş. Anladınız...

Sonra?

Asıl bundan sonrası oldukça mühim ve 2.izle bağlantı kuracağız.

2018 yılında bu Nagihan ALÇI durduk yerde, ekonominin başına Daron ‘un geçeceğini yazmış.

Bunu duyan Mektebi Sultani ! den arkadaşı Fatih ALTAYLI pek bir heyecanlanmamış mı?

Aramış telefonla Daron beyi..Heyhat! Daron bey demiş ki, "haberim yok! Bana ne teklif geldi ne de arayan"...!!!

E kız Nagehan , "Senin kulağına bu ismi üfleyen hangi sağlam kaynaklarındı?" diyen de olmamış bu güne kadar!..

Şimdiiii... Bugün yukarda yazdığımız iki konu da eş zamanlı olarak gündeme sürüldüğüne göre, şüphe etmekte ve senaryo kurmakta haksız mıyız?

Anlaşılan tezgah şudur..

Rahip Brunson ve diğer gerekçeler hep araç ..

Tezgah?..

Eğer, Meral hanım ortak aday olarak Abdullah Gül' e itiraz etmese idi, ne güzel Abdullah Gül Başkan olacak ve ekonominin başına da Daron bey geçecekti..Ahhh ah...Ah Meral..Sen ne yaptın?...

Tarih verdikleri 2006 dan beridir, çemberden çıkan ve bir türlü engellenemeyen Erdoğan, en son sistem değişikliği ile beraber artık durdurulamaz bir yola girmişti.


Ne yapılacaktı? Yapılması gereken her şey fazlasıyla yapılmıştı. Ama hepsi başarısız olmuştu.

Erdoğan' ın en zayıf yeri neresi idi? Ekonomi..O zaman buradan vurulacaktı.. Bu da olmazsa artık açık savaş ve askeri müdahaleden başka yol kalmayacaktı..Hatta ikisi eş zamanlı geliştirilmeliydi.

Yok yok, bu kez başarmaları lazımdı...

Bütün uluslar arası kural ve yasaları çiğneyerek alüminyum ve çelik ithalatından alınan gümrük vergilerini iki katına çıkardılar..

Döviz operasyonlarını gözü karartarak sonuna kadar yaptılar..

Ve gözlerini Türkiye kamuoyuna çevirdiler..

-"İsyan sesleri yükselmeye başladı mı?"
- Yok patron. Tam tersine Türk milleti savaşa hazırlanıyor!..
-Ne? Çıldırmış mı bunlar?
- Ah patron..Tanıyorsunuz sanıyorduk..Bunlara ÇILGIN TÜRKLER deniyor zaten..
-Hay aksi!..

Plan buydu? .. Evet ama hepsi değil..Arka planı da vardı..İşte o da bugün gördüğümüz asıl plan..Gelelim şimdi o senaryoya..

 

Durduk yerde Nagihan Alçı, neden Kasım da erken yerel seçim dedi?

Bunca baskı ve yaptırım altında gidilecek bir seçimin sonucu tahmin edilemez mi?

Durun.. Ön görülerini de yazalım..

Bu baskı ve yaptırımlarla zayıflatılacak siyasi irade yerel seçimlerde 30-35 bandına çekilir. Ve hemen istifa sesleri yükselir. Ama asıl olarak istenen Erdoğan' ın çekilmesi değildir. İstenir de bunun henüz olamayacağını çok iyi biliyorlar, zira rasyonel dirler beyefendiler.

Peki nedir?

Hükümette revizyon isteyecekler.

En önemlisi de " Berat olmuyor işte canım bak Daron ne kadar iyi"..

Ve diğer bakanlıklar ve genel siyasi yönelimin/eksenin yeniden batıya doğru meyledilmesi talepleri/emirleri..

Gördüğümüz tezgah buydu..Ama bugün Ak Partiden yapılan açıklamada erken yerel seçimler düşünülmediği, zamanında yapılacağı açıklanınca....

Bu plan da suya düştü zaar....:)

Bu plan da boşa çıktı galiba ki. Şimdi çaresizce ne yapacaklarını planlıyorlar..

Sırada daha pek çok plan vardır.

-Banka sisteminden çıkartmak Karşılığı: Rusya,Çin,İran,Hindistan,Brezilya, Katar ile ittifak kuruldu. Tüh!
- Başka bakanlara da yaptırımlar Karşılığı: Tınmıyorlar bile..

.
.
.

Velhasıl dostlar, belli ki hegemon emperyalist Abd , belki de hiçbir zaman bizim ayağa kalkmamıza, kendi kaderimize kendimizin karar vermesine seyirci kalmayacak..

Ta ki..

Bütün riskleri göze alarak topraklarımıza askeri operasyon düzenleyip kesin sonuç almak isteyecekleri ana kadar!..

İşte biz de onu bekliyoruz!..

Dünya milletleri hatırına..

Abd emperyalizmini Anadolu topraklarına gömmek için...

Sağlam ve sıkı duruyoruz..

Bekliyoruz milletçe!...

 

Kaynaklar:
1- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1015515/Ekonominin_basina_gececegi_iddia_edilen_Prof._Daron_Acemoglu___Sert_inis__riski_var.html
2- https://economics.mit.edu/faculty/acemoglu
3- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/daron-acemoglu-kimdir-40882739
4- https://tr.sputniknews.com/ekonomi/201806151033873122-daron-acemoglu-turkiye-ekonomi/
5- https://www.aksam.com.tr/ekonomi/daron-acemoglu-kimdir-nereli-kac-yasinda-daron-acemoglu-ne-is-yapiyor-hayati/haber-750426
6- https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/daron-acemoglu-ekonominin-patronu-mu-olacak-2498394/
7- https://www.youtube.com/watch?v=o8zlq_GP2Os
8- https://www.youtube.com/watch?v=Xk0an3a1Y5g
9- https://www.youtube.com/watch?v=tKGjXBodU-w
10- http://www.mynet.com/haber/guncel/nagehan-alci-acikladi-4-kasim-2018-tarihinde-yerel-secime-gidiyoruz-4325300-1

 

 Mühürsüz oy pusulaları hakkında

20/04/2017

16 Nisan 2017 halkoylaması sonuçları ile ilgili YSK'ya yapılan itiraz başvuruları dün Ysk tarafından red edilmesine rağmen, hala değişik rivayetlerle spekülasyonlar yapılmaya devam ediliyor.

Ben de sandık görevlisi olarak o gün görev  yaptığım için yaşadığım tecrübeleri bu yazıyla aktarmak ve spekülasyonların önlenmesine katkı yapmanın faydalı olacağını düşündüğüm.

Sırayla madde madde yazıyorum.

1- Sabah 07.00 gibi sandık başında göreve başladık. Sandık başkanı okul öğretmenlerinden birisi idi. Diğer görevliler, CHP den bir kişi, HDP'den bir kişi, MHP den görevli yoktu, Ak Parti'den bir kişi idi. Başka gelen de olmadığı için Ak Parti yedek görevli olarak ben oturdum sandık görevlisi olarak. Ve daha önceden YSK dan onaylanan sandık görevlisi belgemizi başkana sunduk.Ve böylece 1 başkan ve 5 üye ile sandık kurulu oluşturuldu.

2- Tüm  üyeler başkanın nezaretinde yemin ettik.

3- Başkan, YSK' dan gelen mühürlü torbayı açtı.İçinden çıkan bütün zarfları ve oy pusulalarını tek tek saydık.Kullanılacak  oy sayısı ile karşılaştırdık. 10 civarında fazla vardı. Bütün bu sayıları tutanağa işledik.

4- Her arkadaşa bu zarf ve oy pusulalarını vererek tek tek mühürlettik. Zarfların sağ üst köşesine ,oy pusulalarının arkasına mühür vurduk.(Hatta oy pusulaları çok ince olduğu için,arkası göründüğü için  mühürleri pusulanın arkasına tam ortaya vurduk ki spekülasyon olmasın ). Bu bile oy kullanma sırasında vatandaş arasında bazen soru konusu oldu ve açıklama yaptık.

5- Sonrasında saat 8.00 itibariyle kapıda biriken vatandaşları oy kullanmak için davet ettik ve oy kullanma süreci başladı.

6- Oy kullanacak vatandaşları uyarırken, ortaya basmamalarını, hangi kısma evet oyunu basacaklarsa o kısmın tam ortasına basmalarını söyledik. Bu uyarıyı en çok yapan ,sıranın sürekli en başında oturan CHP li görevli yaptı, biz de izledik.

7- Oy kullanımı saat 17.00 ye kadar sorunsuz devam etti. Katılım bizim sandıkta % 90 lara ulaşmıştı.

8- Saat 17.00 de oy kullanma işlemini durdurduk ve sandığı açtık. Sayıma  daha geçmeden YSK' dan sandık başkanının telefonuna bir sms geldi. Gelen mesajda " mühürsüz oy pusulalarının da geçerli oy sayılacağını" içeriyordu. Chp ve hayır a yakın olduğunu sohbet sırasında anladığım başkan sinirle "bu ne ya!" diyerek tepkisini ortaya koydu,ama YSK kararına uymak zorundayız dendi. Arkasından " zaten bizim sandıkta böyle bir sorun yok " dedi..Evet Bu doğr idi, .çünkü bizim sandıktaki bütün oy pusulaları ve zarflar ilk iş olarak mühürlenmişti. 

9- Önce bütün oyların kapalı zarf olarak sayımını defalarca yaptık.Kalan ve kullanılmayan zarf sayılarını da ekleyerek en baştaki sayıyla karşılaştırdık. Doğru idi, sorun yoktu.

10- Sonra tek tek zarfları açarak ,açılan zarfları boşaltılmış plastik kutuya, içinden çıkan oyu - başkanın yüksek sesle bağırarak oyu tanıtması ile- masaya koyduk. Çünkü odada sandık görevlilerinin dışında başka gözlemciler de vardı. Oy ve ötesi vb gibi..Arada bir sonuç karşılaştırması yaparak herkesin onayını aldık.

11- Geçersiz oyları (Ortaya vurulmuş, her iki tarafa vurulmuş, pusulanın arkasına vurulmuş vb) tespit edip,kaydettik.

12- Oy sayımları sonrasında başkanın oluşturduğu tutanakların her birini bütün sandık görevlileri olarak imzalayıp onayladık, kapıya,okula astık ve orada bulunan gözlemcilere de birer tane verdik.

13- Sonra bütün oy pusulalarını,zarfları ve diğer evrakları yeniden torbaya koyup mühürledik.

14- Başkan ve tüm parti görevlileri bir birimizi tebrik edip kutladık. Tanışmaktan dolayı çok mutlu olduğumuzu birbirimize söyledik.

 

Bizim sandık çalışmamızın özeti budur.

 

Saygılarımla

 

Sandık Yerimiz: İstanbul -Üsküdar-Çengelköy/Mehmetçik Ortaokulu dur.

 TEYAKKUZA DEVAM!

22/03/2017

Sevgili kardeşlerim,

Dün gece bize gelen bir duyumla ilgili sosyal medyada ve whatsapp gruplarımızda milletimizi teyakkuza çağırdık.

Bu konuda bir açıklama yapmak istedik.

Saat 23.02 de bir arkadaşımızdan mesaj geldi whatsapp hesabımıza , mesaj şu şekilde idi.

"[23:02, 21.3.2017]  Abi iyi akşamlar

Hulusi Akar'dan haber alınamıyor diye bir duyum geldi                        

[23:03, 21.3.2017] Bi araştırsana ne derece doğru 

Gruba yazsak mı "

Ben de doğruluğunu kesinleştirmeden yazmayalım dedim. (Grup dediği 15 Temmuz gecesi kurduğumuz ve hala aktif olan Whatsapp grubumuz.  )

-Ben bir araştırayım . dedim

Sonra arkadaş şu mesajı yazdı.

"NATO'da görevli tsklı subaylar alıkoymuş zorla "

-Kaynak sağlam mı?

- Aynı kaynak ve sağlam..

....

Hemen sosyal medyaya  baktım, herhangi bir bilgi yok! Kimsenin haberi yok!

-Duyum nereden ? diye sorduğumda,

- 15 Temmuz u ilk bildirenlerden...deyince iyice tedirgin oldum..Ama hala emin değilim..

Ta ki Fatih Tezcan ' ın tweet ini ve arkasından  Metin Külünk' ün tweet ini görene kadar...

Evet bir şeyler vardı!..Ne yapmalıydı peki? Kesin bilgi olana kadar kapalı olarak ACİL TEYAKKUZ DURUMUNA GEÇİLMELİ ...

Arkasından tanıdğımız vekillere mesaj yazarak bilgi ve teyid istedik.

KİMSENİN HABERİ YOKTU! 

Bu amaçla, öncelikle Whatsapp grubumuzda, sonra Twitter ve Facebook profillerimizde kamuoyuna kısa kısa duyumlarımızla ilgili bilgi yazdık.

Emin olana, aldığımız duyumu teyid edene kadar BU GECE UYANIK KALALIM dedik.

Kısa bir zaman içinde bu bilgi yayıldı. Değişik hesaplardan değişik duyumlar/bilgiler yayıldı.

Çok dikkatli olmamız gerekiyordu. Milleti hem tedirgin etmemeli, ama aynı zamanda bir risk varsa geç kalmadan milleti teyakkuza geçirmek gerekiyordu.

Bu yazıyı da milletimize hem dün gece ile ilgili bilgi vermek, hem de teyakkuzun ne kadar önemli ve gerekli olduğunu vurgulamak için yazıyoruz....

15 Temmuz gecesi de ilk bilgiyi biz vermiş ve sokağa çağrı yapmıştık.

Hatta 21.06.2016 da olası darbeyi önceden yazmıştık analizimizde..http://www.guvercinlermeclisi.com/?Syf=22&Mkl=891658

Bize güveninizi devam ettirmeniz için bu yazıyı yazmayı gerekli gördük.

Sevgili kardeşlerim,

Dün gece bir kez daha gösterdik ki, milletimiz kısa bir zamanda teyakkuza geçebiliyor ve anında sokağa çıkmaya hazır. Hatta bu defa farklı çıkacak!

Darbeye vs heveslenenlere sözümüz şu:

"SAKIN BİR ÇILGINLIK DAHA YAPMAYI DÜŞÜNMEYİN BİLE!"...

Sevgili kardeşlerim,

Gece geç saatlerden (bazı arkadaşlarımız sabaha kadar bekledi) şu saate kadar aldığımız duyumun teyidini bekledik . Hala bir netleşme olmadı, ama olumsuz bir bilgi de yok.

Sanırız sayın Akar, İtalya'da ziyaret programına devam ediyor.

Aklımıza türlü türlü senaryolar geldi. Haksız da değiliz hani.

Çünkü olası darbe senaryosu öncekiler gibi olmayacak kardeşler.

Bu defa dillerinde dolaştığı gibi SESSİZ yapmayı deneyebilirler.

Yani?

Üst kademe yöneticilerimizi rehin almak veya Allah korusun ...

Bu nedenle her vatandaşımızın özellikle 16 Nisan 2017 'ye kadar ve sonra makul bir süre TEYAKKUZ da olmasını tavsiye ediyoruz.

TEYAKKUZ da olmak darbecileri de aynı zamanda ÜRKÜTÜYOR! 

Çoğu gitti azı kaldı...

16 Nisan dan sonra artık eskisi gibi kaderimizle, irademizle istedikleri gibi oynayamayacaklar...

Bu yüzden % 60 larda EVET oyu için yoğun çaba harcamaya devam etmeliyiz.

Her birimizin bu konuda sorumluluğu var.

Hiç bir bahanemiz yok! O şunu yapmıyor, bu teşkilat çalışmıyor vb sızlanmalara gerek yok.

Her kes kendi ağırlığınca bu süreçte yerini almalıdır..

Hepimize  SAĞLIKLI, HUZURLU günler diliyorum.

Saygılarımla

 Müesses Nizam Koruyuculuğu mu?

29/01/2017

12 Eylül 1980 darbesi öncesi sol/sosyalist/komünist kesimlerin hatalarını ve sevaplarını hemen hemen hiç sorgulamadık.

Darbenin olgunlaşmasına katkı yapan eylemliliklerin sorgulanması nedense yapılamadı,engellendi,susuldu veya susturuldu.

12 Eylül den öncesini bir kenara bırakarak ,sonrasını bu yazıyla bir değerlendirelim istedik.

12 Eylül’den çıkışın ilk adımı 82 Anayasa oylaması idi. Faşist darbeci rejimin sözde anayasa oylaması her türlü baskı ve hile ortamında % 92 oyla geçti.

O zamanlarda biz sosyalist/komünistler hayır oyu vermiştik.

Milletimizin çoğunluğunun evet yönünde oy vermesini kah baskılara yormuş ,kah milletin bu antidemokratik anayasaya destek verdiğini kızgınlıkla tespit etmiş ve yılgınlığa düşmüştük.

“Bu milletten bir şey olmaz”…

Oysa bugünden o günlere baktığımızda yanıldığımızı gözlemliyorum.

Milletin o günlerde sessizce yaklaşımı şu idi. “Şu baskı dönemi bir bitsin,yeniden en güçlü sesim olan oy sandığı önüme gelsin de ondan sonra söyleyeceğimi söylerim”.

Netekim 1983 seçimlerinde darbecilerin açık yönlendirmesinin aksine Özal yönetimine destek vererek demokrasinin yolunu açtı milletimiz. Dolayısıyla bir önceki sağduyulu kararının doğrulanmasını sağlamış oldu.

Bu seçimlerde bazı sol/sosyalist/komünist çevrelerin Anap ‘a değil, devletçi-kemalist Halkçı Parti’ye destek vermesi de not edilmelidir. Aynı zamanda Özal ve ANAP emperyalist-kapitalist işbirlikçi olarak lanse edilmiştir,bu konuda hemen bütün sol çevreler aynı fikirdedir. (Tarihten bugüne yansımaya dikkat edelim)

Heyhat! Bu emperyalist-kapitalist işbirlikçi ANAP ve Özal, o zamanların 163 ve 141-142. Maddelerini kaldırarak “gemileri yakmıştır” …

Bu maddelerin kalkması ile TKP son Gen. Sekreteri  Haydar KUTLU (Nabi YAĞCI) ve TİP Gen Bşk Nihat SARGIN ülkeye dönmüştür.

Ama bazı sol/sosyalist/komünist çevreler bu defa da KUTLU ve SARGIN’ ı işbirlikçilikle suçlamışlardır.

Derken…

28 Şubat sürecine geliyoruz…

Susurlukta’ki kamyon kazası derin yapıları ortaya çıkarınca öncülüğünü sosyalist/komünist çevrelerin başlattığı “Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” eylemleri hızla yayılmış ve bir süre sonra yönetimde olan Erbakan hükümetine karşı 28 Şubat darbesinin olgunlaştırıcısı olmuştur.

Özellikle bu darbeden sonra sol/sosyalist/komünist kesimlerin –daha önce olmayan-islam karşıtlığı yapısal bir muhalefete dönüştürülmüş,Cumhuriyet Mitingleriyle zirveye ulaşmıştır.

O kadar ki, milletin meşru iradesine göz kapatılıp ,laikçi-kemalist rejimin savunuculuğuna, ulusalcı çizgilere saplanılmıştır.

O günlerde laikçi-kemalist çevrelerin müesses rejimi kollama/koruma refleksleri anlaşılabilir ama bu rejimin başlangıcından beridir sillesini yiyen sol/sosyalist/komünist çevrelerin bu ortak paydada buluşmaları ne ile izah edilebilir?

Laikçi-kemalist çevrelerin ana argümanı “Şeriat gelecek,İran olacağız” idi.

Bu tehdit kültürel olarak seküler –modern-batıcı kesimleri ciddi olarak esir almış görünüyor.

Peki sormalı, solun/sosyalizmin/komünizmin siyasal temelleri ve felsefesi bunlar mıydı?!

Yoksa ,hayatın evrimleşerek daha da gelişmesine katkı yapmak mıydı?

Peki, hayatın doğal akışına set çekerek, otoriter/darbeci kesimlerle ortak paydada durarak ,siyasetin kendi doğasınca gelişmesine karşı statükocu davranmak bu ilke ve değerlerle uyuşma içinde miydi?

Elbette değildi. Ki hala bu savunu açıkça dillendirilemiyor.

Sosyalist paradigmanın çökmesi sonrası hayata karşı yeni siyaset üretemeyen sol/sosyalist/komünist ideolojilerin çürümesi,iflası ve sonunda normale ,kendi zihni/kültürel  zeminine dönmesi miydi?

Tabii ülke içindeki bu sol/sosyalist/komünist kesimlere fazla da haksızlık etmeyelim.

Batılı ülkelerin malum durumlarına baktığımızda daha derin bir yarılmayı da gözlemledik bu süreçte.

Neyse..

Geldik 2010 referandumuna…Bir sınav zamanı daha..

Arada yönetime gelen Ak Partiye karşı alınan tutumları hızla geçiyoruz, çünkü bu yazının konusu değil.

Ama “Emperyalist ABD, İşbrilikçi AKP “ sloganını da bir kenara not edelim.

2010 Anayasa referandumu, Ak Partinin müesses rejimle ilk açık mücadele aşaması idi.

Bu süreci doğru okuyan sol/sosyalist/komünist çevrelerden bazıları YETMEZ AMA EVET konsepti ile bir araya gelerek anayasa değişikliğine evet dediler.

Bu koalisyon içinde TKP den bir kesim,DSİP,EDP (Sonradan YSGP yapılarak dönüştürüldü) ve bazı sol kişiler yer aldı. Bu kampanya % 5 civarında evet oylarını artırdığı söylendi.

Sonrasında ,derin yapıların boşaltıldığı alanlara yerleşen o günlerin Gülen Cemaati mensupları (bugünün FETÖ sü) nedeniyle bu eğilim suçlandı yine bu sol/sosyalist/komünist çevre tarafından.

Yani o gün hayır veya boykot diyenler başarılı olsaydı ve anayasa değişikliği geçmese idi çok daha demokratik bir sistemimiz ve ülkemiz olacaktı gibi…

Her kesimin yönetimlerde yer alma hakkı vardı, ama bunu kötüye kullandığında hukuki sistemler içinde cezalandırılma şansımız olduğunu da bir türlü görmek istemediler.

Hala şunu söylüyorlar “Aldatılmaya doymadınız mı?”…

Peki sizler , hayatın doğal akışına set çekmeye devam ederek hala solcuyuz/sosyalistiz/komünistiz demeye devam mı edecek siniz?

Asıl sizler milleti sürekli –hep aldattınız, aldatmaya devam ediyor sunuz…

Geldik 2007 post modern darbe girişimine…

Sessiz ve seyirci kaldınız..

Milletin kendi Cumhurbaşkanını seçme oylamasında Ekmeleddin’ i desteklediniz.

Ve geldik 2016 Temmuz 15 e…

Evinizden çıkmadınız o gece.. ”Ay hadi inşallah” diyenlerinizi Twitter’ da gördük..

Saatler ilerleyip de darbe millet tarafından bastırılınca şoke oldunuz ve…

“Tiyatro bu”  dediniz…

Darbe başarılı olsaydı “Esaslı oyun” diyecektiniz çünkü..

Aslında şunu demek istediniz.

“Yahu bu kadar beceriksiz darbe mi olur? 12 Eylül gibi neden gece yarısı herkes uykuda iken yapmadınız?”  Beceriksizler!..

Eveeeetttt…

Hızlı hızlı geçiyoruz..

Hayat işte..Durmuyor…Hızla ilerliyor…Siz statik durmaya çaba gösterseniz de..

Bugün 15 Temmuz Demokrasi Direnişinin somut ve gerekli sonucu olan Yeni Anayasa-Başkanlık Sistemi oylaması ile karşı karşıya sınız..

Yasa, mecliste bütün atraksiyonlara,hile ve cebirlere karşın yüksek oyla geçti. Ve milletin önüne geldi.

Şimdi millet referandumda kararını verecek. Aslında 15 Temmuz da verdiği kararı yasalara işleyecek!.

Yine türlü argümanlarla bu sürece de karşı duruyor solcu/sosyalist/komünist kesimler.

Önceki bütün sınav sonuçlarına baktığımızda bu anlaşılır elbette. Yukarda yazdık kısaca.

Peki bu yazıyı neden yazdık öyleyse?

Yahu kardeşler…Hele bir uyanın ve titreyerek kendinize dönün..demek için…

Elbette bizce, bu anayasa değişikliği bize cennet vaad etmiyor. Eksiği elbette var, hep olacaktır. Hayat zaten böyle akar.

Eksiği olmayan ne var ki?!

Ama ,bu çok önemli bir tarihsel aşamada siz değişimci/ilerlemeci/ilerici insanlar neden yer almayasınız ki?

Eksikleri söyleyin, her zaman söyleyin..Ama bu tarihsel kırılma anında artık müesses nizam yanında yer almayın bence.. Uyanın artık.

Diktatörlük söylemlerinin karşılığı bizce yoktur, velev ki varsa ,buyrun önce sistemi geliştirelim,daha iyisini söyleyin…Ama lütfen milletin doğal/meşru iradesini de hesaba katın.Bakın bugün ABD’de TRUMP’ın ırkçı göçmen yasasına karşı yargı DUR dedi. Gördünüz mü? Bu bizde de olacak,çünkü Başkan ancak hukuk çerçevesi içinde kararname yayınlayabilecek, çıkınca yargı dur diyecek.

Kuvvetler ayrılığı bizce korunuyor,ama önceki sistemden önemli bir  farkla…Her kuvvetin meşruiyeti milletin iradesinden kaynaklanacak artık, kendinden menkul vesayetçi kurumlardan değil.

Vs vs…Daha pek çok konuda farklı, özgün eleştiri ve önerileriniz olabilir, olmalı zaten..

Ama bunu hayatın doğal akışına set çekmeye çalışarak yapmaya çalışacağınıza birazcık siyaset aklı ile hayatla uyumlu öneriler biçiminde yapsanız, hem daha mutlu olacak (misyonunuza uygun davranacağınız için), hem hayata karışacak sınız (Dönüştürücü,katalizör gücünüz olacak)..

Bizden söylemesi…

Eski bir yoldaşınız olarak vallahi hem içimiz acıyor içine düştüğünüz duruma..

Hem katkınızın eksikliği ana düşmanınıza yarıyor…

Bizden söylemesi.

 Demokrasimiz İçin Yakın Risk Analizi

16/01/2017

15 Temmuz 2016 gecesi yapılan alçak darbe girişimini http://www.guvercinlermeclisi.com/?Syf=22&Mkl=891658 yazımızda az çok tahmin etmiş ve uyarmıştık.

15 Temmuz Darbe girişimi şükür ki açık-kapalı bir çok faktör nedeniyle başarısız oldu.

Bugünlerde yine açık-kapalı YAKIN RİSK ALGISI hissediyoruz. Bu sadece bir his olsaydı,elbette bu yazıyı kaleme almazdık,ama bazı şüpheli veriler bu konu üzerinde durmamızı ve herkesi uyarmayı,teyakkuza ve birliğe davet etmemizi zorunlu kılıyor.

Yaşamakta olduğumuz riskli süreci anlamak ve yorumlamak için 15 Temmuz a bir kez daha bakmamız gerekiyor.

Biliyor sunuz, bu darbe girişiminin öncesi,sırası ve sonrasında bazı veriler kamuoyuna yansıdı.

Bir çok veri var da ,güncel risk le ilgili olanlara bir göz atalım. Nedir bunlar?

1- Rusya Dış Politika Danışmanı ve Rusya Federasyon Başkanı Vladimir Putin'in Özel Temsilcisi Aleksandr Dugin, 14 Temmuz'da Ankara'da olan ve o gün birçok kişiye ordunun içinde hareketlilik olduğunu söyledi (http://www.dha.com.tr/rus-basini-darbe-girisimi-baslamadan-saatler-once_1286149.html)

2- MHP Gen BŞK ilk andan itibaren darbeye karşı iktidarın tarafında olduğunu açıkladı. http://www.hurriyet.com.tr/devlet-bahceli-darbe-girisiminin-oldugu-gece-ne-yapti-40154522

3- Bütün darbe planlarını bozan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Türkiye'nin kaderini değiştirdi. http://www.aksam.com.tr/siyaset/umit-dundar-darbe-planini-nasil-bozdu/haber-534358

4- Ordu Komutanlarından bazılarının darbe girişiminde göz altına alındığı,darbeye karışmadıkları açıklandı. Ve Sabah saatlerinde Gen Kur BŞK Akar, yanında darbe elebaşlarından DİŞLİ ile helikopterden inerek Gen Kur Bşk' lığına geldi.

5- Sonrasında ordu komuta kademesi görevlerine devam etti.
Vs vs ...

Şu anlaşılıyordu ki, darbe girişiminin asıl sebeplerinden birisi ABD/NATO'nun Suriye ve Irak'a doğrudan müdahalesine(bunu da yukarda paylaştığımız yazımızda anlatmıştık ) HAYIR diyen Erdoğan'ın tasfiyesi.

Bu anlamda şunu söyleyebiliriz ; ABD/NATO tarafından FETÖ ve Natocu subaylara yaptırılmaya çalışılan 15 Temmuz darbesine Erdoğan'la beraber Milli Devletçiler/Bahçeli/Perinçek/Rusya vd leri karşı çıkmıştır ve darbe girişimi engellenmiştir.

Dolayısıyla bu darbe karşıtı koalisyon, darbe atlatıldıktan sonra yeni yönetimde de yer almak istemiş görünüyorlar.

Nato'dan eğitim almış (belki de darbenin başarısına göre tutum alacak olan) ordu üst kademesinin görevden alınmaması bu kesimlerde o günlerde hoşnutsuzluk yaratmıştı.

Sonrasında Rusya'nın da Suriye hava sahasını açması ile TSK Cerablus ‘a girdi. Artık karşı plan devreye alınmıştı.

Sonraki gelişmeleri biliyoruz.

Bugün Türkiye milletin yasama ve yürütme de doğrudan, yargıda dolaylı olarak gerçek iktidarını ele almak için YENİ ANAYASA çalışmalarını mecliste yapmaktadır. Maddeler referanduma gidecek sayıyı buldu. Ve bir sürpriz gelişme olmazsa referandum da milletin önüne gelecek ve büyük ihtimalle EVET oyları yasalaşacaktır.

Ancak,bu süreç başladığı andan itibaren kendine milli/ulusalcı/milli devletçi diyen kesimler bir anda İSTEMEZÜK atağına geçtiler. Ve işin ilginci "sokaklar karışacak, kaos olacak" tehditleri ile güya devleti /milletin birliğini düşündüklerini vurgulayarak bu paketin geri çekilmesini talep ettiler.

Darbe karşıtı koalisyonda yer alan bu kesimler neden bir anda bu kampanyayı başlatmışlardı?

Bunu anlamak için bir ABD'linin (15 Temmuz darbe girişiminin senaristlerinden) şu sözlerine dikkat edelim. "Perinçek, Erdoğan'a suikast yapacak" https://www.aydinlik.com.tr/rubinden-kiskirtma-perincek-erdogana-suikast-yapacak

Bunu red ettiler, ama Rubin neden isim de vererek bunu söylemişti?

Perinçek konusunda bir şey söylemeye gerek yok, tarihi bilenler onu da biliyor.
Yani "her yola gelir"..

Şimdi gelelim YAKIN RİSK OLASILIĞI tespitimize..

Son günlerde bazı çevrelerden şu kapalı bilgiler açıkça yazılıyor ve algı yönetimleri yapılıyor.

1- Yeni Anayasa paketi meclisten geçse de referandum olmayacak!
2- Bahçeli son anda "DEVLET ADAMLIĞI" nı göstererek kendini imha edecek
3- Bu süreçte MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETİ kurulacak
4- 2017 yılında erken seçim olacak
5- Bir kadın (muhtemelen Akşener veya Böke ) kurulacak merkez partinin başkanı olacak,GEÇİŞ SÜRECİNİ o yönetecek. Bu merkez partinin içinde Ak Parti içinden,CHP ve MHP içinden katılımlar olacak ve belki HDP de dışardan destek verecek. TİPİK 7 HAZİRAN SENARYOSU

Peki sormazlar mı adama ; milletin meşru iradesi nerede bu cunta faaliyetlerinde?

Bu süreçte başka gelişmeler de oldu.

1- ABD elçisi Bass, CHP merkezini ziyaret ederek KIlıçdaroğlu ile görüştü,
2- Bahçeli' nin kulağına Halaçoğlu bir şeyler fısıldadıktan hemen sonra Bahçeli "Eğer paket meclisten geçmezse erken seçim olur " dedi. Biz bunu önce farklı, sonra farklı algıladık. Facebook sayfamızda yazdık.
3- Başbakan Binali Yıldırım, bir konuşmasında "cuntaların yolunun kapatılacağından " söz etti,
4- CB Erdoğan, meclisten paket çıkmazsa erken seçime gidilebileceğini açıkladı.

Şimdi bütün bunları üst üste koyunca riski tanımlamış oluyoruz.

"Karar vericiler" şöyle bir plan yapmış olabilir ler mi?

1- Üst düzeyde suikast veya suikastlerle toplumda kaos çıkartılır.
2- Oluşan kaosu mevcut hükümet yönetemez,
3- İyi saatte olsunlar duruma el koyar,( bu ihtimal gerçekleşmeyebilir de)
4- Mecliste her partiden hızlı vekil istifaları olur ve Şubat ayında kurulmuş YENİ MERKEZ PARTİDE toplanırlar.
5- Hükümet hakkında gensoru verilerek hükümet düşürülür.
6- Çoğunluğu sağlayarak daha önceden geçirilmiş YENİ ANAYASA YASASI iptal edilir.
7- Erken seçim kararı alınır, seçimlere kadar MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETİ işbaşında olur.

Burada bir eksik var değil mi?

CB Sayın Erdoğan, bu süreçte nerede?

Defalarca yazdık..Özellikle 20 Ocak a kadar ve sonrasında referanduma kadar

ERDOĞAN a canlı kalkan olunmalıdır.

Hakkımıza hayırlısı diyelim..

Herkesi teyakkuzda, temkinle BİRLİK HALİNDE olmaya tekrar davet ediyoruz.

 Saldırı Yeni Değil

29/11/2016

Son günlerde TL ve diğer para birimleri karşısında kur ivmesi artan Amerikan Doları ve diğer para birimleri toplumda ekonomik darbe girişimi olarak algılandı.

15 Temmuz 'da askeri darbe ile açık işgal girişimine karşı siyasi iradesini ve demokrasiyi savunan millet, sosyal medya üzerinden #BozDoları vb etiket çalışması ile tepkisini gösterdi ve milleti elindeki Dolar ı TL ye çevirmeye çağırdı. 

Bu kur artışının sadece Türkiye'de değil bütün dünyada eğilimi olsa da yakın saldırı algıları milleti hem kaygıya hem de mücadeleye yönlendirdi.

Daha önce yazdığımız uyarı yazılarında küresel vesayet odaklarının ve içerdeki işbirlikçilerinin planlarını yazmıştık.

Uyarılarımızın bir çoğu ne yazık ki gerçekleşti.

Ama çok şükür ki, daha önce olduğu gibi son saldırıları da milletçe savuşturduk.

Bu mücadele belli ki daha devam edecek,rehavete kapılmadan akılcı,sağduyulu yaklaşımlarla mücadeleye devam edeceğiz.

Doların nasıl bir vesayet aracı olduğuna değinelim biraz.

Bakın,altta bazı grafikler paylaşacağım ve bazı değerlendirmelerle birlikte okuyacağız bu yaşanmış yakın tarihi..


 Yıl 2013 . Neler oldu 2013'te bir hatırlayalım mı? Ve sonra alttaki grafiğe bakalım.

 3 OCAK 

ÖCALAN'LA GÖRÜŞMELER BAŞLADI

- BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ile Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, İmralı'da hükümlü olan Abdullah Öcalan ile görüştü.

 PARİS CİNAYETLERİ

16 Ocak

- Paris'te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in cenazeleri, THY'nin tarifeli seferiyle Diyarbakır'a getirildi.

17 Ocak

- Anayasa Mahkemesi, MİT mensupları veya bazı kamu görevlileri hakkındaki ceza soruşturmalarını başbakan izni şartını yeniden düzenleyen 6278 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptal istemini reddetti.

18 Ocak

- Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Zirve Yayınevinde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin dava kapsamında, emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 4 kişinin tutuklanmasına karar verdi. 

 Şubat 2013

ABD ELÇİLİĞİNE BOMBALI SALDIRI

1 Şubat:

- ABD'nin Ankara Büyükelçiliği canlı bombanın hedefi oldu.

5 Şubat:

- Türkiye'nin NATO'dan talep ettiği patriot hava savunma sisteminin bir bölümünün Gaziantep'e nakli tamamlanarak, sistem devreye girdi. 

İMRALI TUTANAKLARI SIZDIRILDI

28 Şubat:

- Çözüm sürecine ilişkin İmralı adasında Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin tutanakları bir gazetede yer aldı. 

ÖCALAN'IN SINIRDIŞINA ÇEKİLİN MESAJI OKUNDU

21 Mart:

- Diyarbakır'da Nevruz kutlamaları kapsamında Abdullah Öcalan'ın mesajı Türkçe ve Kürtçe okundu. Mesajda, PKK üyelerinin ülkeyi terk etmesi çağrısında bulunuldu. 

22 Mart:

- Başbakanlık, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesinde Mavi Marmara baskını sebebiyle Türk halkından özür dilediğini, tazminat ödemeyi ve Gazze dahil Filistin topraklarına sivil halkın kullanacağı malların girişine ilişkin kısıtlamaları kaldırmayı kabul ettiğini bildirdi. 

- İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı MİT görevlileri hakkındaki soruşturmada, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini bildirdi. 

AKİL ADAMLAR HEYETİ KURULDU

3 Nisan:

- Başbakanlık, "çözüm süreci"nde aktif rol üstlenecek 63 kişilik Akil İnsanlar Heyeti’ni belirledi. 

Mayıs 2013: 

1 Mayıs:

- 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde İstanbul savaş alanına döndü. Bazı sendika ve sivil toplum örgütlerinin Taksim Meydanında kutlama yapmasına, meydandaki inşaat çalışmaları gerekçe gösterilerek izin verilmedi. Taksim'e çıkmaya çalışan gruplara, polis tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti. Göstericiler polise taş ve şişe atarak karşılık verdi. 22 bin polisin görev yaptığı olaylarda, aralarında CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve bazı polislerin de bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı, 72 kişi gözaltına alındı.  

REYHANLI PATLAMALARI

11 Mayıs:

- Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde belediye ve postane binası önünde bomba yüklü iki araç, 5 dakika arayla patlatıldı. Patlamada 52 kişi hayatını kaybetti, 53 kişi yaralandı. 452 iş yeri, 62 araç, 11 kamu binası ve 293 konutta hasar oluştu. 

16 Mayıs:

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'yi ziyaret etti. Beyaz Saray'da askeri törenle karşılanan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile basın toplantısı düzenledi. 

GEZİ OLAYLARI BAŞLADI

27 Mayıs:

- İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Taksim'de yayalaştırma çalışmaları kapsamında ağaçları sökmesi üzerine bazı kişilerin başlattığı eylem, ülke gündemini uzun süre işgal edecek olayların başlamasına neden oldu. Gezi olayları başladı. 

15 Haziran:

- Taksim Gezi Parkı polisin müdahalesiyle boşaltıldı. 

MİLLİ İRADEYE SAYGI MİTİNGLERİ

16 Haziran:

- AK Parti’nin "Milli İdareye Saygı" mitinglerinin ikincisi İstanbul Kazlıçeşme Meydanı’nda düzenlendi. Uluslararası medyanın Gezi Parkı protestolarını canlı yayınlamasını eleştiren Başbakan Erdoğan, "Uluslararası medya bunu da gizleyin olur mu” dedi. Uluslararası yayın kuruluşu CNN'nin, resmi internet sitesinde Kazlıçeşme’deki "Milli İradeye Saygı" mitinginden yüz binlerin yer aldığı bir kareyi "Türkiye'de hükümet karşıtı gösteriler" başlıklı fotoğraf galerisinde yer vermesi büyük tepki topladı. 

31 Temmuz:

-Askeri darbelere zemin hazırladığı iddia edilen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesindeki değişikliğin de yer aldığı "Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

RABİA GÖSTERİLERİ

14 Ağustos:

-Yurt genelinde sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar, Mısır'da darbe karşıtlarına yönelik katliamı protesto etti. 

Eylül 2013

1 Eylül:

-Anadolu Ajansı Kürtçe haber yayına başladı 

30 Eylül:

-Demokratikleşme Paketi açıklandı 

KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ SERBEST

8 Ekim:

-Kamuda başörtüsü serbest oldu, öğrenci andı kalktı. 

TÜRKİYE'DE DARBE GİRİŞİMİNE İLK CEZALAR

10 Ekim:

- Balyoz Davası'nda Yargıtay kararını verdi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz Planı Davası'nda, aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, Ergin Saygun, Engin Alan, Bilgin Balanlı ve emekli Oramiral Özden Örnek'in de bulunduğu 237 sanık hakkındaki mahkumiyet hükümlerini onadı. 

23 Ekim:

-TBMM'de başörtülü milletvekiline "yeşil ışık" yakıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Herhangi bir içtüzük değişikliğine gerek yok. Şartlar buna müsaittir ve başörtülü olarak milletin seçtiği vekiller parlamentoda görev ifa edebilirler. AK Parti olarak da bu konuda tavrımız çok açıktır, nettir. Başından beri destekliyoruz, desteklemeye de devam edeceğiz" dedi. 

MARMARAY AÇILDI

29 Ekim:

-Marmaray, Pekin ile Londra'yı birleştirdi. Asya ile Avrupa arasında, denizin altından kesintisiz demiryolu ulaşımını sağlayacak, dünyanın alanındaki önemli projelerinden Marmaray törenle açıldı. 

7 Kasım:

-Diyarbakır'da valilik binası yakınında yer alan "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazısı bulunan tabelanın kaldırılması bazı sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarca memnuniyetle karşılandı.  

30 Kasım:

-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD'ye gitti 

17 ARALIK OPERASYONLARI

17 Aralık:

-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 3 ayrı soruşturmada, aralarında iş adamları, bürokrat ve memurların da bulunduğu çok sayıda kişiye yönelik "kara para aklama", "altın kaçakçılığı" ve "kamu görevlilerine rüşvet" iddiasıyla operasyon düzenlendi.  

AK PARTİ'DEN İSTİFALAR 

- İstanbul Milletvekili Hakan Şükür istifa etti. Şükür'den Ertuğrul Günay, İdris Bal, Erdal Kalkan, İdris Naim Şahin ve Hami Yıldırım da Ak Parti'den istifa etti.

......

Ve daha pek çok iç ve dış vesayete dönük radikal adımların atıldığı bir yıl.

Ve aynı yıl özellikle bölgemizde küreselleşme politikalarının sonuçlarından dolayı yeniden vesayetçi politikalara dönen (sonradan anladık ki,aslında küreselleşme politikaları da yeni vesayetin bir aracıymış ama,neyse) küresel vesayet odakları Mısır'da seçilmiş Başkan Mursi'yi devirmekle meşgullerdi. Eş zamanlı olarak Erdoğan üzerinden Türkiye'ye de operasyonlar başlatmışlardı. İşte bu 5 yıllık dolar grafiği o saldırıların başladığı tarihlerde hızlı yükselişe nasıl başlıyor bir dikkat edelim...

Bitmedi ...

Şimdi 1 yıllık ve 3 aylık dolar grafiklerine de bir bakalım..



15 Temmuz da başaramayan küresel vesayet odakları ,sonrasında şimdi de ekonomik saldırıya geçti.

15 Temmuz gecesi "Ah! Hadi ya ,inşallah "! diyen gezi zekalılar bugün Erdoğan nefretinden dolar alımı yapadursun, 15 Temmuz da bedeni ile sivil direniş gösteren Türkiye Milleti bu saldırıyı da boşa çıkaracaktır..

Neler yapabileceğimizi sonrakı yazımızda değerlendirip,önerilerde bulunacağız....

  FIRTINA GELİYOR! “Amerikan Federal Bankası Fed faiz artışı yaparak fırtınayı başlatacak” diyenler var. İçerde açıklanacak faiz oranı i...