5 Ağustos 2021 Perşembe

 HDP'nin seçimlere parti olarak girmesi hakkında

05/03/2015

Konun asıl merkezi,partiler üstü bir sistem değişimi konusudur .

Son zamanlarda gittikçe keskinleşen çelişki,hala mevcut bürokratik vesayet ile millet iradesinin yönetime yansıtılması arasındaki çelişkidir.

% 10 barajı da mevcut (değişmekte olan) vesayet rejiminin bir aracıydı,bu araç Ak Partinin yüksek oy alarak millet egemenliğinin kurulmasında,bu sürecin tam istikrara kavuşmasında -bir süre daha kullanılması gereken- araç halinde.

Bu süreç tamamlandığında bu baraj ya kaldırılacak ya da düşük tutulacaktır.

İç ve dış vesayet odakları hem yeni anayasanın yapılmaması hem de başkanlık sistemine geçilmemesi için tüm güçlerini 7 Haziran seçimlerine dönük olarak mobilize etmiş durumdadırlar.

HDP konusuna gelince. Öcalan'ın bu süreçte Ak Parti hükümeti ve Erdoğan'la ortak cephede olduğunu bir kaç defa test ettik. Bu anlamda bu sürecin tamamlanması anlamında bir anlaşma (HDP'nin baraj altında kalarak Ak Parti'nin anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşması) yapılmış olabilir.Daha ötesini söyleyeyim. HDP barajı aşsa dahi yeni kurulacak mecliste Öcalan'ın yönlendirmesiyle yeni mecliste, HDP ; yeni anayasa ve başkanlık sisteminde (ve yerel yönetimlerin özerkliği konularında) işbirliği yapabilir (Yani mevcut statüko rejimin demokratik rejime dönüşmesi amacında ).

Meclise giremediği durumda da zaten bir sorun yok.Yani her iki durumda da yeni anayasa ve başkanlık sistemi perspektifte görülüyor. Peki vesayetçiler bunu görmüyor mu? Elbette görüyor.

Bu nedenlerle zaten hem HDP/Kandil içinden,hem dış odaklar üzerinden,hem içerdeki bağlaşıkları (paralel yapı dahil) üzerinden ana amaçlarına odaklanmış durumdalar. O da yeni anayasa ve başkanlık sistemini her ne pahasında olursa olsun durdurmak!...Çünkü bunlar olduğunda bütün iktidarlarını tamamen kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar.

Dün gece eski Ak Parti yöneticisi Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat özetle şunu söylüyordu."Bu rejim değişikliğinin gerçekleşmemesi için HDP saflarına katıldım"

Değişecek olanın TEK ADAM DİKTATÖRLÜĞÜ olacağını savlıyor. Peki Sayın Fırat'a sormalı, "Mevcut rejim bir diktatörtörlük değil midir? Siz bu rejimin devamını mı istiyorsunuz? Bütün başkanlık rejimlerinin diktatörlük olduğuna dair somut kanıtınız var mıdır?

Yeni anayasa ile örneğin Yerel Yönetimlerin Özerkliği konusu gündeme gelecekse (ki bu konuda Öcalan'la hükümetin uzlaşmış olduğunu anlıyoruz.Hatta Büyükşehir Belediyeler yasasınınçıkarılmış olması dahi bu vizyonu anlatıyor) bu konuda sayın Fırat ne düşünmektedir?

Başka bir HDP'li ,Biz yönetimin merkezde toplanmasını değil,yatayda yayılmasını istiyoruz,dolayısıyla başkanlık sistemini baştan red ediyoruz " dedi.

Peki ,hem başkanlık sistemi hem yerel yönetimlerin fonksiyonun geliştirilmesi neden bir arada olmasın?

HDP içinde farklı sesler ve vizyonlar ortaya çıkıyor ki bu normaldir. Ancak,üst vizyoner bakışların ortaklaşması rejim değişikliğinin söz konusu olduğu bu zamanlarda ortaklaşması bir partinin en temel gereği değil midir?

Başka etkiler ve güdüler söz konusu değilse bunu beklemek haklı bir beklenti değil mi?

Velhasıl,sorun partileri de aşan bir sistem/rejim sorunudur.

Bu süreçte kimlerin nasıl tutumlar aldığına bakarak hangi cephede bulunduğunu anlayabilirsiniz... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız işin teşekkür ederim.

  FIRTINA GELİYOR! “Amerikan Federal Bankası Fed faiz artışı yaparak fırtınayı başlatacak” diyenler var. İçerde açıklanacak faiz oranı i...