5 Ağustos 2021 Perşembe

 EMPERYALİZME KARŞI MİLLİ DURUŞA DEVAM..

11/11/2018
Son günlerde özellikle de Danıştay' ın "Andımız" kararı ve en son 10 Kasım törenlerindeki Kemalist kabarma üzerine bir değerlendirme yapmak gerekiyor diye düşündük.

Deneyelim.


Öncelikle şu tespiti yapıp geçelim. Kemalizmin tasfiyesi için çaba gösteren kesimler ,bu kabarma sonrasında savunmacı veya Kemalizm eleştirisi yapmaya devam ederek bu kabarmayı karşılamaya çalışıyorlar. Bu normaldir, ama güncel konjonktürü dikkate alırsak stratejik olarak safcadır.


Açıklayalım.


Küresel emperyal saldırının son aşamalarında özellikle iktidar karşıtı birbirine benzemezleri modern-laikçi-islam karşıtı zeminde buluşturmaya çalışması ister istemez yeni bir sosyoloji üretti. Son dönem yapılan seçimlerde neredeyse iktidarı geri alma aşamasına gelen bu suni ittifakın Kemalizm zemininde toplatılması tesadüf değildi.


Tesadüf değildi çünkü, bizatihi Osmanlı Devleti' ni ve İslam Halifeliğini yıkıp tasfiye eden, dış kaynaklı İttihat Terakki Cephesi/Zihniyeti ve ittifak kurduğu kesimler de aynen bugünkü kesimlerdi.


O günün şartlarında başardıklarını bugün başaramadılar, çünkü konjonktür farklı idi.


Ancak, bu başarısızlıklarına karşın bugün ulaştıkları ‘Erdoğan Karşıtı' sosyolojik zemin oluşmuş görünüyor. İttifakı oluşturan kesimlerin hiç birisi , (hele % 25 bandındaki CHP ,tüm "Müslüman kesimi kazanma " ataklarına rağmen ) iktidar olmaya yakın değilken, diğer tüm kesimler (alevi-kürt,gayrimüslim) bir araya geldiklerinde kılpayı seçimleri kaybetme aşamasına geldiler. Bu önemlidir.Zira başardıklarında hızla karşı devrimci-gerici bir süreci başlatacaklardı. Ancak bundan daha önemlisi vesayetçi zihniyeti toplumsal katmanlara yerleştirmiş olmalarıdır.


Bu tespiti burada bırakalım ve asıl güncel konjonktüre ve stratejilere gelelim.


Küresel emperyallerin, özellikle ABD ‘ nin son stratrejik hedefleri ve özellikle bölgemizi ilgilendiren ataklarına baktığımız zaman ,kayıtsız kalınamayacak gelişmeler ve olasılıklar önümüzde duruyor. Nedir bunlar?


1- Enerji-Petrol sahası ve yollarının güvenliği (kendileri bakımından) için Suriye,Irak' tan sonra İran' a saldırı planları uygulama aşamasındadır.


2- Astana İttifakı' nın Suriye' de sağladığı görece uzlaşmaya karşın, ABD özellikle Doğu Suriye' de kendisine bağlı Kürt Devleti kurmaya çalışmaktadır.Diğer bazı devletlerle beraber Türkiye, buna karşıdır. Güvenlik sorunu olarak görmektedir. Ama Türkçesi şudur, "emperyalistlerin bölgemizdeki egemenliklerini istemiyoruz artık"

Başka gerekçeler de yazabiliriz ama güncel konjonktürü ve stratejileri anlamak için şimdilik gerek yok.

Şu nedenle;


1- Dış ve bölgesel tehditlere karşı içeriyi olabildiğince sağlam ve birlik halinde tutmak zorundayız.


2- Zaten ulusal ölçekte Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi' nin kurulması ve milli/yerli liderliğin yönetimde olması sebebiyle kurumsal iktidarı sağlama aldık, yakın vadede bir sorun yoktur.


3- Önümüzde yerel seçimler vardır. Her ne kadar yerel seçimlerle ,ulusal seçimler birbirinden farklı olsa da, saldırı için pusuda bekleyen küresel emperyaller ve işbirlikçileri ,olası oy kayıplarında erken seçim stratejilerini devreye alabileceklerdir.Bu nedenle içerdeki konsolidasyonun sağlamlaştırılması, gereksiz polemiklerden uzak durulması, birliği sağlayacak stratejiler üzerinde yoğunlaşılması ve birliği bozacak adımlara izin verilmemesi gereklidir.


4- Ancak, düşman da elbette uyumuyor ve yukarda değindiğimiz ‘kemalist kabarma' örneklerinde olduğu gibi, Erdoğan karşıtlarını Kemalizm potasında eritmeye çalışmaktadır.


5- Bu topraklar, üzerinde yaşayan her bir insanın ortak vatanıdır. Tüm farklılıklarımızla ortak vatanımızı emperyallere karşı savunmak hem haysiyetimiz, hem çıkarımız gereğidir.

Bu nedenle, toplumsal yaşam içinde farklı değer yargılarına , inançlara sahip her kesime karşı saygılı, hoşgörülü olmalı, varlıklarını tanımalıyız. Ta ki, onlar da diğer kesimlere karşı saygı ,hoşgörü , varlığını tanıma zeminlerinden çıkmayıncaya kadar.Bunları yapanlar zaten işbirlikçi kesimler veya içimizdeki kriptolardır.

Ancak..


Ulaşılan güncel milletin egemenliğine dayanan demokratik hukuk sisteminde, hala 100 yıl öncesinin faşizan söylem ve uygulama talepleri ile diğer kesimlere ırkçı /faşizan saldırılara konjonktür dikkate alınarak sessiz ve seyirci mi kalınacaktır? Elde edilen kazanımlara karşın millete ve değerlerine hakarete sessiz mi kalınacaktır?!


Elbette hayır!..


Öncelikle zaten toplumsal hayatımızda ve kültürlerimizde bu ırkçı/faşizan söylem ve davranış biçimleri hoş görülmemekte ve nefretle karşılanmaktadır. Peki bu yeterli midir? Hayır...

Madem ki farklılıkları gözeten hukuk devleti kurma ve geliştirme vaadi ve sözü verildi, o zaman bu sapkınlıklar hukuk zemininde ceza konusu olmalıdır.

Meclisin bir an önce nefret suçları konusunda yasa çıkarması ve ağır cezalarla uygulanması şarttır.


Emperyalizme karşı milli mücadelemizde birliği bozan, hangi kesim olursa olsun diğerlerini düşman gören, ırkçı/faşizan eğilimler hukuk önünde yargılanmalıdır.

Egemen olan çoğulcu millet iradesi bunu istiyor ve bekliyor...

Tabii bu da yetmez..

Başta iktidar partisinin ve diğer parti yönetimlerinin, kanaat önderlerinin , sivil toplum kuruluşlarının birliği geliştirici, diğer kesimlere dayatmacı ırkçı/faşizan ve ötekileştirici eğilimleri red etmeleri ve söz ve uygulamalarında tersine uygulamalarla birliği geliştiren, diğerlerine saygı ve hoşgörü kültürünü her anlamda artıran örnekler sunmalıdırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız işin teşekkür ederim.

  FIRTINA GELİYOR! “Amerikan Federal Bankası Fed faiz artışı yaparak fırtınayı başlatacak” diyenler var. İçerde açıklanacak faiz oranı i...