19 Ekim 2024 Cumartesi

Çemberin Dışında

 2024 yılı sonbaharıydı. Türkiye’de insanlar bir yandan günlük hayatlarını sürdürmeye çalışırken, diğer yandan ekonomik zorluklar, sosyal gerilimler ve belirsizliklerle boğuşuyordu. Herkes, adeta görünmez bir çemberin içinde sıkışıp kalmış gibiydi. Bu çember güvenliydi; tanıdıktı, ama bir o kadar da daraltıcıydı. Yeni bir adım atma, bir şeyleri değiştirme fikri birçok insanı korkutuyordu.


Ahmet, 45 yaşında, İstanbul’da yaşayan sıradan bir vatandaştı. Hayatının büyük bir kısmını aynı mahallede geçirmiş, babasından devraldığı küçük bakkalı işleterek ailesini geçindirmeye çalışıyordu. Her sabah aynı saatte açıyor, akşam aynı saatte kapatıyordu dükkanını. Ev, iş, aile üçgeninde sıkışmıştı. Ne kadar çabalasa da, bu rutinin dışına çıkma düşüncesi bile ona ürkütücü geliyordu. Ahmet, "düzenimi bozarsam her şey dağılır" diye düşünüyordu.


Bir akşam dükkanda televizyonu izlerken, eski bir film yayınlanmaya başladı: Truman Show. Filmdeki karakter Truman, hayatının her anının aslında bir televizyon şovu için kurgulandığını fark ediyor ve etrafındaki yapay dünyadan kaçmaya çalışıyordu. Film ilerledikçe, Truman’ın sahte bir güvenlik içinde yaşadığı hayat, Ahmet’e kendi yaşamını hatırlattı. Evet, onun hayatı kurgulanmış bir şov değildi, ama yine de belli bir kalıbın içine sıkışıp kalmıştı. Kendi çemberini fark etti o anda.


Filmde Truman, bir sahnede büyük bir kapının önünde duruyor ve arkasındaki yönetmen ona bağırıyordu: “Dışarı çıkmaya cesaret edemezsin. Bu dünya senin için daha güvenli. Dışarısı tehlikeli!” Ahmet, bu sözleri içselleştirdi. O da yıllardır bu düzenin dışına çıkmayı göze alamıyordu. Ya işler daha kötü olursa? Ya riske girdiğinde elindekini de kaybederse?


O gece Ahmet'in kafasında bir şeyler değişmeye başladı. "Belki de," diye düşündü, "bu çemberin dışına çıkmak o kadar da kötü değildir." Ama yine de korkusu büyüktü. Dükkanı kapatıp yeni bir iş denemek, farklı bir yola adım atmak, düzenini bozmak… Her biri onu huzursuz ediyordu.


Bir sabah, kahvaltı masasında karısına, Ayşe’ye bu düşüncelerinden bahsetti. Ayşe, sabırlı ve anlayışlı bir kadındı. Ahmet’e baktı ve şunları söyledi: “Belki de dışarı çıkmanın vakti gelmiştir, Ahmet. Bu şekilde devam etmek de seni mutlu etmiyor. Hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç bekleyemeyiz, değil mi?”


Ahmet biraz durdu. Karısının haklı olduğunu biliyordu, ama harekete geçmek zor geliyordu. Dışarıdaki dünya belirsizdi, ama burada, bu çemberin içinde her şey tanıdıktı. “Ya başarısız olursam?” dedi Ahmet.


“Ya başarılı olursan?” diye cevap verdi Ayşe. “Hayatta risk almadan, hiçbir şey değişmez. Belki de şimdi, dışarı adım atma zamanıdır. Çemberin dışına çıkmanın vakti gelmiştir.”


O sabah Ahmet, karısının sözlerini düşünerek işe gitti. Dükkanında her zamanki gibi müşterilerine hizmet ederken, kafasının bir köşesinde sürekli bu düşünceler dönüyordu. Sonra bir müşteri geldi, genç bir adam. Yeni bir iş kurmaya çalışıyordu ve Ahmet’ten destek istedi; bakkalına ürün satmak, işbirliği yapmak istiyordu.


Genç adamla konuşurken Ahmet, bu işbirliğinin ona yepyeni bir kapı aralayabileceğini fark etti. Bu, onun çemberinin dışına adım atma şansıydı. Başta biraz tereddüt etti, ama sonra içinden bir ses yükseldi: "Belki de bu fırsat, hayatımda bir değişiklik yapmam için bir işarettir."


Ahmet, genç adama yardım etmeye karar verdi. Bu, sadece küçük bir adım gibi görünse de, onun için büyük bir anlam taşıyordu. Kendi güvenli çemberinden çıkıyor, yeni bir dünyaya adım atıyordu. Artık rutinin dışına çıkmıştı ve bu yeni adım ona daha fazla cesaret verdi.


Zamanla Ahmet, sadece bakkalını değil, küçük girişimler yaparak mahallede yeni işbirliklerine başladı. Artık hayatını daha aktif ve cesur bir şekilde yönlendiren bir insana dönüşüyordu. Bazen işler yolunda gitmedi, ama her adımda kendine daha fazla güven kazandı. O çemberin dışına çıkmanın ne kadar zor olduğunu biliyordu, ama bir kez çıktıktan sonra geriye dönmek istemiyordu.


Ahmet’in hikayesi, Türkiye’de birçok insanın yaşadığı içsel mücadeleyi anlatıyor. Günlük hayatın içinde sıkışıp kalan, mevcut düzenin dışına çıkmaya cesaret edemeyen insanlar için, çemberin dışına adım atmak korkutucu olabilir. Ancak bir kez cesaret gösterip o kapıdan geçtiğinizde, dünya daha geniş ve özgür bir yer haline gelir. Hayat, belirsizliklerle doludur, ama bu belirsizliklerin içinde fırsatlar da vardır. Cesaret etmek, o fırsatları görmenin ilk adımıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız işin teşekkür ederim.

Seçilmişlik Mitinden Evrensel Sisteme: Gezen Projeleri ve Yeni Bir Medeniyet Modeli

 Dünya, uzun süredir bir "seçilmişler" sistematiği üzerinden yönetiliyor. İsrail, kendisini Tanrı’nın seçilmiş kavmi; Amerika is...