Tarih boyunca toplumlar kim olduklarını, neden burada olduklarını ve nereye gittiklerini anlamlandırmak için büyük anlatılar inşa ettiler. Bu anlatıların bazıları “biz seçildik” iddiası üzerine kuruldu. Bu inanç, Yahudilerde “Tanrı’nın seçilmiş kavmi” olmakla, Amerikalılarda ise “Tanrı’nın seçilmiş ulusu” olma algısıyla vücut buldu.
Peki ya İslam?
İslam’da seçilmiş bir kavim ya da ulus yoktur. Tüm insanlık hitap alanıdır.
Ve bu farklılık, sadece bir inanç ayrımı değil, dünya sistemlerini belirleyen bir paradigma farkıdır.
1. Yahudi Geleneği: Tanrı'nın Seçilmiş Kavmi
Museviliğe göre Yahudiler, Tanrı’nın doğrudan yaptığı ahitle “seçilmiş halk”tır.
Bu seçilmişlik, onları özel kılar, farklılaştırır ve bir "korunmuşluk" alanı yaratır.
Etkisi:
-
Tarih boyunca hem içe kapanmayı hem de güçlü dayanışmayı doğurdu.
-
Diaspora bilinci, kimliği her yere taşıdı ama içine kapanık tuttu.
-
İsrail Devleti kurulurken bu seçilmişlik ideolojisi siyasi bir motivasyona dönüştü.
2. Amerikan Protestanlığı: Seçilmiş Ulus Miti
Amerikan kurucu ideolojisi, Protestan kökenli “Tanrı’nın yeni İsraili” anlayışından beslendi.
Yeni Dünya’ya gelen Puritanlar, kendilerini “Tanrı’nın görevlendirdiği halk” olarak gördü.
Amerika bir ülke değil, bir misyondu.
Etkisi:
-
Demokrasi, piyasa, ordu, medya... Hepsi bu seçilmişlik mitini taşıdı.
-
Küresel müdahalelerini “ahlaki görev” olarak gösterdi.
-
ABD’nin modern hegemonyası bu dini-politik kimlik üzerine kuruldu.
3. İslam: Seçilmiş İnsan Yok, Evrensel Davet Var
İslam’da kavim, ulus veya ırk temelli seçilmişlik yoktur.
Kur’an, “Ey insanlar!” diye başlar.
Takva, bilinç, adalet ve ahlak; bireyin değer ölçüsüdür.
Etkisi:
-
Evrenselci bir sistem önerisi sundu.
-
Ümmet kavramı birey-toplum dengesini kurdu.
-
Ama siyasi bir yapı değil, ahlaki bir cemaat oluşturdu.
4. Bu Farklılıklar Ne Doğurdu?
Kategori | Yahudilik | Amerikan Protestanlığı | İslam |
---|---|---|---|
Temel İnanç | Seçilmiş kavim | Seçilmiş ulus | Evrensel insan |
Sistem | Kendi halkını koruyan yapı | Dünya sistemine müdahil yapı | Ahlaki düzen öneren yapı |
Dışa Dönüklük | Kısıtlı ve savunmacı | Yayılmacı ve müdahaleci | Davetkâr ama savunmasız |
Modern Etkisi | İsrail Devleti | ABD Hegemonyası | Dağınık İslam dünyası |
5. İslam Neden Geri Kaldı?
İslam geri kalmadı.
İslam’ı sistemleştiremeyen Müslüman toplumlar geri kaldı.
Çünkü:
-
Seçilmişlik mitinden değil, ahlaki sorumluluktan hareket ettiler.
-
Ama bu sorumluluk, kurumsal yapıya dönüşemedi.
-
Cemaat, ümmet, tarikat gibi yapılar toplumsal ama sistemsel değildi.
6. Peki Ne Yapmalı?
Bugünün dünyasında yeni bir sistem kurmak için:
-
Seçilmişlik değil sorumluluk bilinciyle hareket edilmeli
-
İnanç sistemleri devlet ve toplum modellerine dönüştürülmeli
-
İslam dünyası içe değil dışa dönük, üretken ve şeffaf yapılar kurmalı
-
Ahlaki üstünlük, teknik altyapı ve organizasyon gücü ile desteklenmeli
Sonuç
Yahudiler seçilmiş kavim, Amerikalılar seçilmiş ulus olmayı sistemleştirdi.
Müslümanlar ise tüm insanlığa mesajı olan bir dine sahip oldukları halde bunu kurumsal ve siyasi bir sisteme dönüştüremedi.
Ama hâlâ vakit var.
Seçilmiş olmayı değil, kapsayıcı ve adil olmayı seçtiğimizde;
İnsanlığa dayatılan değil, sunulan bir sistem inşa edebiliriz.
Bu sistem bir hegemonya değil, bir medeniyet olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız işin teşekkür ederim.